Examples of using "لو" in a sentence and their turkish translations:
- Lütfen bayrağı değiştir.
- Bayrağı değiştirin lütfen.
Eğer söylerseniz,
Lütfen emin olun.
Başarısız olursa ne olur?
Başarısız olursam ne olacak?
Reddedersem ne olacak?
Bana yardım etmenizi istiyorum.
Bana pasaportunuzu gösterin, lütfen.
"Öğretmenimin şunu bilmesini istiyorum.
Eğer telefonunu ortalığa çıkarırsan,
Eğer benimle söylerseniz,
Peki beyler, ya şöyle olsa?
Ya gerçekten ama gerçekten idrak etseniz?
Ama eğer zaman ayırıp akılcı cevap
Düşüncelerini bilmek nasıl olurdu?
Eğer sizinle anlaşamadıysam,
savunmamda bana ilham verdi.
bir' ne olurdu 'olmaya devam ediyor.
Yumurtalar nerede, lütfen?
Affedersiniz, ben kayboldum.
Bir limonlu çay lütfen.
Lütfen içeri girmeme izin verin.
- Keşke bilsem.
- Keşke bilseydim!
Pekâlâ, ben sizin yerinizde olsam
Noktaları çok küçük bir artan desenle
Keşke ona şunu söyleyebilseydim
Priya iyi bir çocuk olsa bile
Peki ya bunu yapmasaydık?
Ya sonuçta buzul gölleri,
Size, bunu yaparken
Peki ya müvekiller geri gelseydi?
ondan daha iyiymişim
saklanıyor gibi hissettim.
keşke haberimiz olsaydı be usta
Bana daha ucuz birini gösterin, lütfen.
Bana doğruyu söyleseydi onu affederdim.
Keşke biraz daha uzun olabilseydim
Yerinde olsam, onun nasihatını dinlerim.
Yerinde olsam dikkatli olurdum.
Eğer o gelmezse, ne yapacaksın?
Eğer ben de... Değişseydim... Ben de öyle olabilirdim.
Eğer madde kullanımını
Eğer Amy buluşmanın iyi geçeceğine göre plan yapsaydı
Gana'da büyümüş olsaydım,
Keşke amcamla da, Billy ile yaptığım gibi
Şu an iklim değişikliği dursa bile
Eğer bunu yapabiliyorsanız,
Kibirmiş gibi sanki.
Belle'in hikâyesi doğru bile olsa
"Senin de bildiğin gibi, vitilargon olmasaydı" dedi--
En optimal stratejiyi deneseniz bile,
Ya gerçekten de çok kötülük yapmışsam?
Ocean Cleanup projesi,
eğer ki dünya yuvarlak olsaydı bizim görmememiz gerekiyordu
Keşke durum bu kadar basit olsaydı
peki ya durum daha ciddi ise
unutmayın bina yıkılsa bile
Keşke senin evine yakın yaşayabilsem.
İstersen eve gidebilirsin.
Eğer sana gerçeği söylersem şaşırırdın.
Yardımın olmasaydı asla başaramazdım.
Lütfen onunla nasıl temas edebileceğimi söyle.
Tom bakmamış olmayı diledi.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?
Sağlıklı olsam, mutlu olurdum.
Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum.
Keşke bana daha önce söyleseydin.
- Bilet, lütfen.
- Bilet lütfen.
Uçmak için kanatlarım olsaydı, onu kurtarmaya giderdim.
Affedersiniz, sizinle kısa bir süre konuşmak istiyorum.
- Yerinde olsam onu yapmam.
- Yerinde olsam, onu yapmam.
Sami bir sözcük bile söylemedi.
ve tıpkı bilinçsiz ya da baygınken olduğu gibi adeta kendinizden
"üç yaşındayken babam Meksika'ya sınır dışı edildiği için
olabileceğinden şüphe etti.
Birden yok olsam, bundan mutlu olurdum.
Bu yüzden, yanlış bir resimden başlasaydık bile
koşullar çok iyi olsa bile
Bu önermenin kendisini sorgularsak,
uluslararası sınırları aşmadıklarında bile.
Şimdi iklim göçü için plan yapmaya başlarsak ne anlama gelir?
Eğer öyle yapacaksanız, soru almaya hazırsınız.
Kelimelerin sırasını aynı bırakıp
adamı işaret etmelerini ve ''Bak, o kötü adam,
Ama aynı zamanda, çocuklara ebeveynler ve öğretmenlerle
Peki ya daha çoğumuz bunun gibi hayat kurtarıcı fakat basit
Ne kadar çok uyursanız, ölüm riskiniz o kadar düşük
doğru cevap mı diye sorarsak...
iki hayatım olsa
Külot mu? Külot şimdiye çoktan sönerdi.
Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan
Hatta bunu biraz daha açalım,
Ama diyet kanseri iyileştirmeseydi bile
Eğer av yusufçuğun sağına doğru hareket ederse
Luo'nun memleketi de çok özel bir zanaatte ustalaşmıştı.
Ya büyük çapta koçluk yapmayı denersek?''
hani böyle top atarlardı
90 nesli biraz sorunlu gibi sanki