Translation of "'perfect'" in Turkish

- Nobody is perfect.
- Nobody's perfect.
- No one's perfect.
- No one is perfect.

- Hiç kimse mükemmel değildir.
- Kimse mükemmel değil.
- Kimse kusursuz değil.

Perfect!

Mükemmel!

Perfect.

Mükemmel!

- Nothing's perfect.
- Nothing is perfect.

Hiçbir şey mükemmel değildir.

- That's perfect.
- That's so perfect.

O çok mükemmel.

- It's perfect.
- It is perfect.

Bu mükemmel.

- That's perfect.
- That's excellent.
- It's perfect.
- It is perfect.

O mükemmel.

- Nobody is perfect.
- No one's perfect.
- No one is perfect.

- Hiç kimse mükemmel değildir.
- Kimse mükemmel değildir.

- It was perfect!
- It was perfect.

Mükemmeldi.

- He's not perfect.
- He isn't perfect.

O mükemmel değil.

- She's not perfect.
- She isn't perfect.

O mükemmel değil.

- It's not perfect.
- It isn't perfect.

Bu mükemmel değil.

- It was perfect.
- That was perfect.

O mükemmeldi.

- Everything is perfect.
- Everything is copacetic.
- It's all perfect.
- Everything's perfect.

Her şey mükemmel.

- Perfect!
- Fantastic!

Muhteşem!

You're perfect.

Sen mükemmelsin.

That's perfect.

O mükemmel.

- Perfect!
- Great!

- Mükemmel!
- Âlâ!

- This is perfect.
- It's perfect.
- It's excellent.

Bu mükemmel.

- Your timing's perfect.
- Your timing is perfect.

Zamanlamanız mükemmel.

- You aren't perfect.
- You are not perfect.

- Sen mükemmel değilsin.
- Mükemmel değilsiniz.

Nobody's perfect, and I'm a perfect example.

Kimse mükemmel değil, ben de mükemmel bir örneğim.

- Nobody is perfect.
- Nobody's perfect.
- We all have our faults.
- No one's perfect.

Hiç kimse mükemmel değildir.

- It makes perfect sense!
- It makes perfect sense.

Çok anlamlı.

There are no perfect women, nor perfect men.

Mükemmel kadınlar yoktur, mükemmel erkekler de.

Perfect ambush conditions.

Tuzak kurmak için şartlar mükemmel.

Everything is perfect.

Her şey mükemmel.

Tom is perfect.

Tom mükemmel.

You were perfect.

Mükemmeldin.

He was perfect.

O mükemmeldi.

She was perfect.

O mükemmeldi.

That's actually perfect.

O gerçekten mükemmel.

It looks perfect.

Mükemmel görünüyor.

It was perfect.

Mükemmeldi.

Everything was perfect.

Her şey mükemmeldi.

Tom was perfect.

Tom mükemmeldi.

Everything seemed perfect.

Her şey mükemmel görünüyordu.

God is perfect.

Allah mükemmeldir.

You look perfect.

Mükemmel görünüyorsun.

You're not perfect.

Sen mükemmel değilsin.

You're so perfect.

Çok mükemmelsin.

Tom isn't perfect.

Tom mükemmel değil.

Tom sounds perfect.

Tom mükemmel görünüyor.

Tom wasn't perfect.

Tom mükemmel değildi.

We're not perfect.

Mükemmel değiliz.

They were perfect.

Onlar mükemmeldi.

I'm not perfect.

Mükemmel değilim.

Isn't it perfect?

Mükemmel değil mi?

It wasn't perfect.

Mükemmel değildi.

It's all perfect.

Onun hepsi mükemmel.

Now it's perfect.

Şimdi bu mükemmel.

That sounds perfect.

O mükemmel görünüyor.

These are perfect.

Bunlar mükemmel.

You seem perfect.

Mükemmel görünüyorsun.

It seems perfect.

O mükemmel görünüyor.

This is perfect.

- Bu harika.
- Bu mükemmel.

She's Miss Perfect.

O, Bayan Mükemmel.

That'd be perfect.

O mükemmel olurdu.

She isn't perfect.

O mükemmel değil.

It's almost perfect.

O neredeyse mükemmel.

He's so perfect.

O çok mükemmel.

I am perfect.

Ben mükemmelim.

Layla looked perfect.

Leyla mükemmel görünüyordu.

Sami was perfect.

Sami mükemmeldi.

Everything isn't perfect.

Her şey mükemmel değil.

You are perfect.

Kusursuzsun.

That's so perfect.

Mükemmel.

- Everything has to be perfect.
- Everything must be perfect.

- Her şey kusursuz olmak zorunda.
- Her şey mükemmel olmalı.

- I think this is perfect.
- I think it's perfect.

Sanırım bu mükemmel.

- We are a perfect match.
- We're a perfect match.

Biz mükemmel bir çiftiz.

- This report is not perfect.
- This report isn't perfect.

Bu rapor kusursuz değil.

- He was perfect.
- She was perfect.
- She was great.
- That was excellent.
- That was perfect.

O mükemmeldi.

- None of us is perfect.
- None of us are perfect.

- Hiçbirimiz mükemmel değiliz.
- Hiçbirimiz mükemmel değil.

- Tom has a perfect record.
- Tom had a perfect record.

Tom'un mükemmel bir kaydı vardı.

- It's not a perfect system.
- It isn't a perfect system.

Bu mükemmel bir sistem değil.

A geometrically perfect work

Geometrik olarak mükemmel bir eser

Your English is perfect.

Senin İngilizcen mükemmel.

It's a perfect trap.

Bu kusursuz bir tuzak.

His English is perfect.

Onun İngilizcesi mükemmel.

Her English is perfect.

Onun İngilizcesi mükemmel.

This keyboard is perfect.

- Bu org mükemmel.
- Bu klavye kusursuz.

Perfect people don't exist.

Mükemmel insanlar yoktur.

My punctuation isn't perfect.

Benim noktalamam kusursuz değildir.

He's perfect at everything.

O, her şeyde mükemmeldir.

It's a perfect day.

Mükemmel bir gün.

She's the perfect housewife.

O mükemmel bir ev kadınıdır.

Everything will be perfect.

Her şey mükemmel olacak.

It's the perfect size.

- Bu mükemmel bir beden ölçüsü.
- Bu mükemmel ölçüde.

What a perfect night!

Ne harika bir gece!

My life is perfect.

Yaşantım dört dörtlük.

Perfect! See you later.

Mükemmel! Sonra görüşürüz.