Translation of "お前は" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "お前は" in a sentence and their turkish translations:

お前は馬鹿か。

Sen bir salak mısın?

お前は賛成か?

- Bizimle misin?
- Bizimle misiniz?

お前はまだ「青い」

Senin hâlâ yeterli deneyimin yok.

お前は狂っている。

Sen aklını kaçırmışsın.

- お前はいつも大げさなんだよ。
- お前はいつもオーバーなんだよ。

Her zaman abartıyorsun.

お前は頑張り過ぎだ。

Çok aşırı uğraşıyorsun.

お前は包囲されている。

- Kuşatıldınız.
- Kuşatıldın.

お前はもう若くはない。

Artık genç değilsin.

もうお前は寝る時間だ。

Yatmaya gitmenizin zamanıdır.

お前は人を信じすぎだよ。

İnsanlara çok güveniyorsun.

お前は俺達を取り残した、メイト。

Sen bizi terk ettin, dostum.

お前は俺の、本当の友だちだ!

Sen benim gerçek arkadaşımsın!

お前は二枚舌を使っている。

Bana yalan söylüyorsun.

お前はすべてを奪っていった。

Her şeyi aldın.

お前はいつも何もかも壊すのよ。

Her zaman her şeyi mahvediyorsun.

- まだまだ若いなぁ。
- お前はまだ「青い」

Hâlâ toysun.

お前はカルキとチーズを比べているんだぞ!

Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!

お前はいっつも口だけなんだから。

Hep laf, hiç icraat yok.

お前は脳の半分があったら,危ない!

Eğer yarım beynin olsa tehlikeli olursun!

お前はすぐ人のせいにするからな。

Her zaman başka birini suçlamaya çalışıyorsun.

お前は髪長い方が似合ってたと思う。

Sanırım uzun saçla daha iyi görünüyordun.

お前は離婚したいものだと思ってたよ。

Boşanmak istediğini düşündüm.

お前は、やるべき事はちゃんとやったよ。

Onu iyi yaptın.

お前は首だ、と彼は藪から棒に私に告げた。

Doğrudan doğruya bana kovulduğumu söyledi.

どうしてお前は道理に従おうとしないのか。

Niçin nedeni dinlemiyorsun?

お前は何でも針小棒大に言う悪い癖がある。

- Her şeyi abartmak gibi bir alışkanlığın var.
- Her şeyi abartma alışkanlığın var.

お前は何も悪くないんだから気にすんなよ。

Bu senin suçun değil, bu yüzden endişelenme.

文句を言うな。お前は行かなければならない。

Şikayet etme. Gitmek zorundasın.

お前はそんなことするほど馬鹿じゃないよな。

Onu yapmaman gerektiğini bilmelisin.

お前はもう自分の事は自分で出来る年頃だよ。

Kendine bakmak için yeterince yaşlısın.

お前は物を雑に扱い過ぎる。もっと丁寧にやれよ。

İşleri çok uyduruk bir biçimde yapıyorsun. Lütfen işleri daha dikkatli yap.

- 君はもう子供ではない。
- お前はもう子供ではないんだ。

Sen artık bir çocuk değilsin.

- 君はいつも頭痛の種だ。
- お前はいつも私の心配の種だよ。

Her zaman benim endişelerimin nedeni sensin.

- お前はいつも歌ってる。
- あんたってさ、いつも歌ってるね。

Her zaman şarkı söylüyorsun.

お前はそんなことも分からないほど馬鹿じゃないだろ。

Bundan daha iyisini bilmelisin.

俺を死人のような気分にさせてお前はそれを楽しむのか。

Beni bir ölü gibi hissettirmekten hoşlanıyor musun?

お前は病気が直りたいのならこの薬を飲んだ方がいいよ。

İyi olmak istiyorsan bu ilacı alsan iyi olur.

- お前は教員になる決心をしたのか。
- 先生になる決心はついた?

Bir öğretmen olmak için karar verdin mi?

お前はむちゃくちゃな運転者だよ。僕も気が狂いそうになるよ。

Sen böylesine çılgın bir sürücüsün; beni deli ediyorsun.

- お前は床を掃きさえすればよい。
- おまえは床をみがきさえすればよい。

Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.

- 君はもっと分別をもちなさい。
- お前は馬鹿なことするような子じゃないよな。

Daha iyi bilmelisin.

- あなたは一文無しなのだと思いました。
- 俺さ、お前は金がないもんだと思ってたんだけど。

Meteliksiz olduğunu düşündüm.

その男は私にお前は誰かと尋ねたが、その質問に対しては私は答える必要はないと思った。

Adam bana kim olduğumu sordu. Ki bu soruya cevap vermenin gerekli olduğunu düşünmedim.

- その映画を見そこなった。君は見たかい。
- 俺さ、その映画、見逃しちゃったんだよ。お前は見たの?

Bu filmi seyretmeyi kaçırdım. Sen onu seyrettin mi?

- もっと分別があってもいい年頃だよ。
- お前は善いことと悪いことの区別がつく年じゃないか。

Daha iyisini bilecek kadar yeterince yaşlısın.

- 君は二歳のときに10まで数えることができた。
- お前はな、2歳の時には10まで数えることができたんだぞ。

Sen iki yaşındayken ona kadar sayabiliyordun.

- 君は独りで泳ぎに行ける歳ではない。
- 君はひとりで泳ぎにいける歳ではない。
- お前はまだ一人で泳ぎに行くにはまだ幼すぎる。

Tek başına yüzmeye gitmek için yeterince yaşlı değilsin.

- その男は私にお前は誰かと尋ねたが、その質問に対しては私は答える必要はないと思った。
- その男性は私が誰なのかと聞いてきたが、私はその質問に答える必要などないと思った。

O adam bana kim olduğumu sordu fakat o soruya cevap vermenin gerekli olduğunu düşünmüyordum.

More Words: