Examples of using "といって" in a sentence and their turkish translations:
"Aah" deyin.
Onunla gidebilir miyim?
O, geleceğini söylüyor.
Kendimi masadan muaf tuttum.
O yirmi olarak kabul edildi.
Emin olmadığımı söylüyorum.
- Gelmemesini söyleseniz bile, gelecektir.
- Gelmemesini söyleseniz bile, gelir.
Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.
Biz onu bir korkak olarak aşağıladık.
Konuyu araştıracağını söylüyor.
Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.
Bu mektup onun pazartesi geleceğini söylüyor.
ve en önemlisi, büyük mavi gökyüzünü.
neredeyse hep Adam Sandler'dır.
O seninle paylaşacak kozu olduğunu söylüyor.
Bunu yaptığını inkar ediyor.
O, geç kaldığı için onu eleştirdi.
Bir insanı fakir olduğu için hor görmemelisin.
Ama sonunda, bakır levha gravürleri ve tipo açıklamalarını kullanarak
Babam gitmemiz gerektiğinde ısrar etti.
Yapacak belirli bir şeyim yok.
Hata yaptı diye ona gülme.
Patronum sık sık işe gelmediğim için beni azarladı.
Yine de hatalıydım.
Hepsi İngilizce diye bir araya toplanmış, ama aslında bu kitaplar konu olarak çok çeşitli ve birbirlerinden farklı.
Smith Hanımın televizyon bağımlısı olduğunu söyleyebilirsiniz.
O, bana yardım etmek için ısrar etti.
Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.
Onlar onu yalan söylemekle suçladılar.
Onlara göre gençken çok yoksuldu.
Annem saat " 07:15 " diyerek beni uyandırdı.
Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
Bazı insanlar yılana benzedikleri için yılan balıklarını sevmiyorlar.
Dürüstlük başarının garantisi değildir.
Yüzüne karşı onun bir korkak olduğunu söyledim.
Bir insanı fakir olduğu için küçümseme.
Davranışı için onu eleştirdik.
Bir insana fakir olduğu için tepeden bakmamalısın.
O, mal varlığından memnun değil.
Tüm polisler cesur değildir.
Bir kişiye zengin olduğu için saygı göstermemelisin.
Eve çok geç geldiği için çocuğu azarladı.
O sadece besleyici olduğu için onu yiyemezsin.
Mary yine başarısız oldu. Sonuçta o hâlâ genç.
Şayet Jason beni ararsa, ona burada olmadığımı söyle.
Part-time bir iş başvurusu konusunda ısrar etti.
Hata yaptığı için ona gülme.
Fakir olduğundan dolayı bir insanı hor görmemeliyiz.
Eğer ararsa, ona meşgul olduğumu söyle.
Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.
Eğer biri ararsa, 01:00 de geri döneceğimi söyle.
O ne yakışıklıdır ne de çirkin.
Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.
Sadece onun iyi olması onun akıllı olduğu anlamına gelmez.
Kanıtın olmadıkça onu çalmakla suçlayamazsın.
Sonuçta, onların ulaşım formu hiç kirlilik üretmez.
İş hakkında yalan söylemekle suçlandı.
Onun sadece zengin olması onun mutlu olduğu anlamına gelmez.
Uyarımıza rağmen balık tutmaya giderdi.
Bir insana sadece fakir olduğu için tepeden bakmamalısın.
O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
- Onların sessizliğini boyun eğme olarak algılama.
- Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.
Ne söylerse söylesin ona inanma.
Hava tahminine göre bu öğleden sonra yağmurlu olacaktı ama öyle olmadı.
Fotoğrafçıyı ilk önce çocuğu kurtarmadığı için eleştirdik.
Onun sadece tablo yapmayı sevmesi onun tablo yapmada iyi olduğu anlamına gelmez.
Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Seninle tanıştırdığım şirket başkanı, seni tekrar görmek istiyor.
Camı kırdığı için onu cezalandırmayın. O suçlanmayacak.
Şiddetli yağmur yağıyordu fakat o arabayla gezmekte ısrar etti.
O adamı çalmakla suçladı.
Yeteneğin olmadığı için vazgeçmemelisin.
O beni onun saatini çalmakla suçladı.
İki yanlış bir doğru etmez.
Bu, Arapça mı? Hayır, Uygurca. Kuzeybatı Çin'de konuşulan bir dil.
Bir taraftan, hatalısın ama diğer taraftan onun için seni suçlayamam.
Geçen Cuma seninle tanıştırdığım şirket başkanı seni tekrar görmek istiyor.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
Bir profesör, Alex kelimeler kullanıyor olsa bile buna dil demenin yanlış olacağını söylüyor.
Polis kaza için taksi şoförünü suçladı.
Koç bizi elimizden geleni yapmamakla suçladı.
Gülümsemeler her zaman zevk göstermez.
Ne söyleyeceğini bilmediği için sadece gülümsedi.
Onun akıllı olması onun dürüst olduğu anlamına gelmez.
Ne söyleyeceğimi tam olarak bilmiyordum.
Zaman hayatınızın parasıdır. Onu harcayın. Başkalarının sizin için harcamasına izin vermeyin.
O beni parasını çalmakla suçladı.
- İki yanlış bir doğru yapmaz.
- İki yanlış bir doğru etmez.
Onu yaptığın için seni suçlamıyorum.
Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.