Examples of using "まさに" in a sentence and their turkish translations:
Bu bir şaheser.
Aynen öyle.
O tam onun tarzı.
Bundan daha müthiş bir duygu yok.
İşte bu tam anlamıyla benim.
Her şeyini kaybetmenin pençesindeydi
Mücizeden daha az bir şey değildi.
Çünkü şimdi olduğumuz yer
Mesela Amelia Rivera konusunda olduğu gibi,
O, tam uyumak üzereydi.
26 yıl önce bu sahnede.
Konu etrafımızı çevreleyen havadır.
Tren istasyondan ayrılmak üzereydi.
Daha önce kendilerinden vazgeçilen kişiler
Düşündüğüm tam olarak odur.
Bu tam olarak benim istediğim şey.
Güneş batmak üzereydi.
Tam bunu arıyordu.
O, başlamak üzereydi.
Evimden ayrılmak üzereydim.
Aradığım o.
Jane evi terk etmek üzereydi.
Büyük bir şans gibiydi, adeta talih kuşuydu.
Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.
Çocuk göle atlamak üzereydi.
Tren hareket etmeye hazırdır.
Uçak kalkış noktasındaydı.
Bu tam okumak istediğim kitap.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
İşte bu sebeple hikâyeler güçlüdür
Burada bizim sürdüğümüz bir araba vardır.
"Biraz ateşimiz var Burada solda patlak verdi. "
Bu tam aradığım video.
Bu onu yapmak için en iyi yoldur.
Ata sözünde belirtildiği gibi, vakit nakittir.
Biz de tam olarak bunu yapıyoruz.
cidden Tanrı'nın insanlara bıraktığı bir şey.
Evet dostlarım, bu konuşmalar işte o güncellemeyi başlatabilir
O,tek kelimeyle, bir gazetede okuduğum bir şeydi.
Japon ekonomik sistemi değişmek üzere.
Onu gözümün önünde yaptı.
Bu tam olarak ihtiyaç duyduğun şey.
Kaza gözlerimin önünde oldu.
Bu aslında beyninizde olandı.
Bir bilgi, sosyal medyada gözümüzün önüne düştüğünde
İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.
Birçok insan için, o bir mucizeden başka bir şey değildi.
O, Kanada'ya gitmek üzere.
Demek istediğim şey tam olarak bu.
ve bu da tam olarak bilimin bize öğrettiği şeydir.
Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.
Ancak yaptığı şey tam da bu.
Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan
Bu sadece böyle oldu.
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
Uçak Paris için kalkmak üzere.
Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.
O zaman evden ayrılmak üzereydim.
Güneş batmak üzeredir.
Oraya vardığımda onlar gitmek üzereydi.
Tam görmek istediğim adamsın.
Babası onu kurtarmaya geldiğinde çocuk boğulmak üzereydi.
O başlamak üzereydi.
Aha, işte ne zamandır ziyaret etmek istediğim o yer.
Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.
Burası tam uzun süredir ziyaret etmek istediğim yer.
Bu sadece kendini düşünmeden önce başkalarını düşünmesi gibi bir şey.
O, Londra'ya hareket etmek üzeredir.
Evden ayrılmak üzereydi.
Size gösterdikleri, şu an yeryüzünde neler olduğu.
O tam düşündüğüm gibiydi.
Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
Onların ön cephesi süvari duvarıydı, yaklaşık İmparatorluğun her tarafından 10.000 atlı - Medes
Bu tam aradığım sözlük.
Güneş doğmak üzere.
Bu tam olarak benim istediğim.
İstediğim tam olarak bu.
Bize onun nazik olduğunu söyledin ve o gerçekten öyle.
O, dışarı çıkmak üzereydi.
Bu tam benim istediğim.
Evimden ayrılmak üzereyken ondan bir telefon görüşmesi aldım.
Bu tam da aradığım kitap.
Jane şişman ve kaba ve çok sigara içiyor. Fakat, Ken onun güzel ve çekici olduğunu düşünüyor. Aşkın gözü kördür demelerinin nedeni bu.
Sen telefon ettiğinde ben çıkmak üzereydim.
O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim.
Onun karakteri hakkında kesinlikle haklısın.