Translation of "少なくとも" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "少なくとも" in a sentence and their turkish translations:

- 少なくとも100人は出席していた。
- 少なくとも100人の人が出席した。

En azından 100 kişi katıldı.

少なくとも私、まだ生きてる。

En azından ben hâlâ hayattayım.

- 少なくとも三十人の学生が欠席した。
- 少なくとも30名の学生が欠席した。

En az otuz öğrenci yoktu.

そのカメラは少なくとも500ドルする。

Kamera en az $500'a mal olacaktır.

少なくとも3時間はかかるよ。

En az üç saat sürecektir.

少なくとも6時にいらっしゃい。

- En geç altıda gelin.
- En azından altıda gelin.
- Hiç olmazsa altıda gelin.

少なくとも100人の人が出席した。

En azından mevcut yüz kişi vardı.

- トムは少なくとも月に一回図書館に行っている。
- トムは少なくとも月一で図書館に行く。

Tom en az ayda bir kütüphaneye gider.

彼女は少なくとも60歳には見える。

O en az altmış görünüyor.

ジョージの体重は少なくとも70キロはある。

George en az 70 kilo çeker.

彼は少なくとも週に一度車を洗う。

En az haftada bir kez arabasını yıkar.

少なくとも私はあなたより年上だ。

En azından senden daha büyüğüm.

それは少なくとも5ドルはするだろう。

En az beş dolara mal olur.

彼は少なくとも月に10冊は本を読む。

O her ay en az 10 kitap okur.

タクシーを使えば、少なくとも2000円はかかる。

Taksiye binmek en az 2000 yene mal olacak.

犬は少なくとも主人の帰りを待った。

Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.

彼は映画を毎日少なくとも一本見る。

O, günde en az bir film izler.

その絵は少なくとも1000ドルはするだろう。

Tablo en az 1,000 dolara mal olacak.

彼女は少なくとも週一回美容院へ行く。

Haftada en az bir kez güzellik salonuna gider.

彼女はもう若くない。少なくとも30才だ。

O artık genç değil. O en azından otuz yaşında.

彼は1週間に少なくとも1、000ドルかせぐ。

O, haftada en az 1.000 dolar kazanır.

私は、少なくとも10冊の本を持っている。

En az on kitabım var.

昨年私は少なくとも50本は映画を見た。

Geçen yıl en az elli film izledim.

少なくとも週に2回は布団を干します。

Benim Japon şiltemi haftada en az iki kez havalandırmaya çalışırım.

彼女には少なくとも欠点が4つあった。

Onun en azından dört hatası vardı.

トムは毎朝コーヒーを少なくとも三杯飲みます。

Tom her zaman sabahleyin en az üç fincan kahve içer.

少なくとも1日に2回は歯を磨きなさい。

Günde en az iki kez dişlerinizi fırçalayın.

彼の書斎には少なくとも1000冊の本がある。

Çalışmasında 1000'den az kitap yoktur.

私は少なくとも毎月1冊は本を読みます。

Her ay en az bir kitap okudum.

彼は少なくとも1、000冊の本をもっている。

O en az bin adet kitaba sahiptir.

修理代は少なくとも二〇ポンドはかかりそうだ。

Onarımlar en az 20 liraya mal olacak.

私は少なくとも十人のアメリカ人と友達になった。

En az 10 Amerikalı ile arkadaş oldum.

トムはメアリーと少なくとも半年間つきあっている。

Tom en az yarım yıldır Mary ile gidiyor.

車中には、少なくとも5人の乗客がいました。

Trende beşten az yolcu yoktu.

- 少なくともひと月に1度はご両親を訪れるべきだ。
- 少なくとも月に一度はご両親のもとを訪ねるべきです。

Ayda en az bir kez anne babanı aramalısın.

少なくとも 立ち上がって 前に進もうとすれば

Ama en azından ayağa kalkıp ilerlemeye çalışıyorsanız

栗は少なくとも15分は茹でなくてはいけない。

Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.

その旅行は少なくとも1週間はかかるだろう。

Yolculuk en az bir hafta sürecek.

食事は少なくとも3時間はしないでください。

En azından üç saat yemek yeme.

私たちは少なくとも月に一冊本を読むべきだ。

Ayda en az bir kitap okumalıyız.

日本人は一日に少なくとも一度は米を食べる。

Japonlar günde en az bir kez pilav yer.

- 私たちは一日に少なくとも8時間は眠らなければならない。
- 我々は日に少なくとも8時間は寝なくてはならない。

- Bir günde en az sekiz saat uyumalıyız.
- Günde en az sekiz saat uyumak zorundayız.

その映画は少なくとも2、3回は見る価値がある。

Film en azından iki ya da üç kez izlemeye değer.

彼女はロサンゼルスにいる間に少なくとも6回職を変えた。

O, Los Angeles'ta iken, en az altı farklı işi vardı.

私は少なくとも一週間に一回図書館に行きます。

- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.

私たちは少なくとも10人のアメリカ人と友達になった。

En az on Amerikalıyla arkadaş olduk.

ジムは少なくとも週三度はジョギングをすると言っている。

Jim haftada en az üç kez koşmaya gittiğini söylüyor.

これらの本は少なくとも一度は読む価値がある。

Bu kitaplar en az bir kez okumaya değerdir.

その場所は少なくとも一度は訪問する価値がある。

Yer en azından bir kez ziyaret etmeye değer.

そこへ行くには少なくとも一時間はかかるだろう。

Oraya gitmek en az bir saat alır.

これでこの一画は少なくとも20匹ニジマスがいるわけだ。

Yani şimdi bu alanda en az 20 tane gökkuşağı alabalığı vardır.

- 私は最低2マイルは歩ける。
- 少なくとも2マイルは歩けます。

En az iki mil yürüyebilirim.

そこへ行くのには少なくとも1時間かかるだろう。

Oraya gitmek en az bir saat alacak.

ピーターは少なくとも週に一度はアメリカの両親に電話している。

Peter Abd'deki anne babasıyla haftada en az bir kez telefonda konuşur.

その論文を翻訳するには少なくとも3日は必要です。

O tezi tercüme etmek için en azından üç güne ihtiyacım olacak.

少なくとも「ありがとう」くらい言ってくれてもいいのに。

Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.

そして少なくとも1人の命が 救われるのを目にしました

En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.

ロンドンでは少なくとも週に1度は芝居を見に行ったものです。

Ben Londra'da iken haftada en az bir kez oyunlara giderdim.

ほとんどの日本人が少なくとも1日に1度は米を食べる。

Çoğu Japon en az günde bir kez pirinç yer.

私たちは少なくとも一年に一回は集まるようにしている。

Hepimiz yılda en az bir kere buluşmaya çalışıyoruz.

彼女は両親に少なくとも1週間に1度手紙をかきました。

O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.

僕は勝ちはしなかったけど、少なくとも残念賞は貰ったよ。

Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.

切符を買うには少なくとも1時間待たなくてはなりません。

Bir bilet almak için en azından bir saat beklemek zorunda kalacaksın.

少なくとも 仕事の外の領域で 起こることについてはそうです

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

少なくとも私が今している考え方について 考えてほしいのです

size sunduğum şu bakış açısını en azından dikkate alırsınız,

科学者らは これについて 少なくとも2つの説を展開しています

Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.

私は少なくとも月曜日までに宿題を終わらさなければならない。

Ödevimi en azından pazartesiye kadar bitirmeliyim.

少なくとも月に一度は両親に手紙を出すことを忘れてはならない。

En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın.

彼の親切な行為を少なくともありがたく思ったってよかったのに。

En azından onun kibarlığını takdir edebilirdin.

皆さんも 少なくとも この超耐性菌の いくつかをご存知だと思います

Bu bakterilerden bazılarını tanıyor olmalısınız.

しかし、少なくともNASAにとって、アポロ8号の成功は希望をもたらしました。

Ama en azından NASA için Apollo 8'in başarısı umut getirdi.

彼がその地位に就く資格を得るのに、少なくとも2年はかかるだろう。

Görev için kalifiye olması onun en az iki yılını alacak.

米国疾病対策センターは少なくとも アルコール含有60%の手指消毒液を推奨してます

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

フランスでは、元帥、またはマレシャルの称号は、少なくとも13世紀にまでさかのぼります。

Fransa'da Mareşal veya Maréchal unvanı en azından 13. yüzyıla kadar uzanıyor.

身体中いたるところ、少なくとも前半身に 無傷の箇所など残っていない

Vücudumun yara almayan bir parçası bile kalmadı.

彼女がその地位に就く資格を得るのに、少なくとも2年はかかるであろう。

Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

彼はどんなに忙しくても、月に少なくとも一度は故郷の父母に便りをします。

Ne kadar meşgul olursa olsun, ayda en az bir kez ebeveynlerine yazar.

- 彼女は少なくとも40才は越えていると思う。
- 彼女は四十歳を超えていると思う。

- Onun 40 yaşın üzerinde olduğunu düşünüyorum.
- Bence o 40 yaşın üzerinde.
- Sanırım o 40 yaşın üzerinde.

- その仕事は最小限10日はかかるだろう。
- あの仕事は少なくとも10日はかかるな。

O iş en az on gün sürecek.

- 「ありがとう」ぐらい言ってもよさそうなのに。
- 少なくとも「ありがとう」を言いなさい。

Hiç olmazsa "teşekkür ederim" diyebilirsin.

少なくとも、具合が悪いということは、家に居て映画を観るための完璧な言い訳になる。

Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.

このような辞書には、「冷蔵庫」という言葉を使った例文が少なくとも2つは載っているはずだ。

Böyle bir sözlükte " buzdolabı " ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.

- 私達は一日少なくとも7時間は寝なければならない。
- 私達は1日につき少なくとも7時間ねなければならない。
- 私たちは一日に7時間は寝なければならない。
- 私たちは1日に最低7時間は寝なければならない。

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

- 少なくとも1日数ページは読むようにしてるんだ。
- せめて1日数ページは読むように心がけてはいるんだ。

Günde en az birkaç sayfa okumaya çalışıyorum.

- 食べ物はよくなかったが、少なくとも値段が安かった。
- 食べ物は良くなかったが、とにかく値段は安かった。

Yemek iyi değildi ama en azından ucuzdu.

「フランス語、興味はあるけど難しいんでしょ?」「そんなことないよ。英語の100倍簡単だよ」「ほんとに?」「少なくとも僕にとってはね」「それはトムがネイティブだからじゃん」

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

More Words: