Translation of "‎매일" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "‎매일" in a sentence and their turkish translations:

진실을 말하자면 매일 매일

Gerçek şu ki; her gün

매일 행복해지고 싶어합니다.

ve hepimiz her gün güzel birgün geçirmek isteriz.

매일 소비되는지 아세요?

her gün ne kadar muz tüketiyoruz?

우리는 매일 접합니다.

değişim için savaştığını okuyoruz;

여전히 매일 받고 있습니다.

Hâlâ her gün alıyorum.

매일 좋은 하루를 보내고 싶다면,

her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

우리는 매일 이 균형을 다룹니다.

ve bu denge ile her gün uğraşıyoruz.

매일 수 차례 반복되는 일이지만

Hepimiz bunu gün içinde birçok kez yapıyoruz.

저는 매일 아침 문을 나섰습니다.

Her gün kapıdan,

매일 보는 기사는 총기 사건

Her gün, silahlı saldırılar,

25년간 매일 같은 기사를 낸다면

gibi bir manşet atabilirlerdi.

매일 전세계 사람들이 TEDx로 모입니다

her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,

이상하겠지만 매일 연주하는 프레이즈(악절)예요.

O kadar garip bir tabir ki artık günlük olarak kullanıyorum.

우리는 매일 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.

비상 사태든, 매일 받는 일상적인 스트레스든요

acil ya da günlük stres olmasına göre değişebilir olarak gösteriliyor.

매일 증세가 심각해지는 엄마를 지켜봐야만 했어요.

Annemin durumu, gözlerimin önünde her gün daha da kötüye gidiyordu.

매일 밤이 되면, 해저 약광층의 생명체들은

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

매일 가정집과 마을, 학교에 나타나고 있죠

neredeyse her gün evlerde, köylerde ve okullarda görülüyorlar.

사람들이 매일 이 풍경을 지날 때

Yine umuyorum ki insanlar her gün bu parktan geçtiklerinde

‎매일 같은 장소에 ‎왜 가냐고들 묻는데

İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.

매일, 전날보다 나아지는 제 모습을 보았죠.

Fakat her gün, bir önceki günden daha iyi oluyorum.

매일 도시의 모습을 보면서 깨달은 점이 있습니다.

günlük olarak bu manzarayı görüyorum.

제가 매일 일을 하며 느끼는 것이 있어요.

Bunu işte her gün görüyorum.

거의 매일 함께 울다 따로 울다 그랬어요.

Ya sadece o ya sadece ben ya da birlikte, her gün ağladık.

‎인간으로 치자면 매일 밤 ‎400km를 왕복하는 셈입니다

İnsan ölçüleriyle düşünürsek, her gece 400 kilometrelik gidiş geliş demek bu.

매일 아이에게 책을 읽어주는 것도 매우 중요합니다.

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

그런데 하나만 가지고 있다면 매일 밤마다 세탁하세요."

Fakat sadece bir tane varsa, o zaman sadece akşamdan yıkayın."

그래서 매일 밤 부모님 앞에서 낭독시간을 가졌습니다.

Her gece, aileme, daha iyi olmak için yüksek sesle okurdum.

저는 매일 아침 일어나서 일하러 가는 길이 즐겁습니다.

Her gün yataktan kalkıp heyecanla işime gidiyorum.

매일 식사를 하는 70억 인구 중 한 분이시라면

ve her gün yemek yiyen yedi milyar insandan biriyseniz

왜냐면 부머 세대는 16살 때부터 매일 일했기 떄문입니다.

Çünkü 16 yaşından beri her gün çalışıyor

그리고 매일 아침 같은 남자 아이가 부숴버렸습니다. 즐거워하면서요.

ve her gün aynı çocuk onu neşeli bir şekilde yıktı.

매일 가는 데만 1시간이 걸려 가파른 협곡을 지나

Her gün, derin vadilerden ve izole alanlardan geçerek

‎박쥐는 매일 제 체중만큼 ‎피를 마실 수 있습니다

Her bir yarasa her gece vücut ağırlığı kadar kan içebilir.

매일 아메리카 대륙 전역과 지구 전역에서 온 사람들이

Her gün Amerika'da ve dünya çevresinde

매일 스스로의 행동을 통해 이 질문에 답하고 있습니다.

onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.

남들이 침대에서 일어나기도 전에 그는 매일 연습을 했죠.

Henüz birçok insan yatağından çıkmamışken, o, her gün pratik yapıyordu.

매일 이 공식 뱀 사냥꾼은 위험한 보상을 찾아 헤맵니다

resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

‎다시 말해서 ‎매일 밤 20,000cal 이상을 ‎섭취해야 한단 뜻입니다

Bu da her gece 20.000'den fazla kalori almak demek.

‎이 암컷 문어의 생활 환경을 ‎파악하려고 매일 물에 들어갔어요

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

어떤 작품을 좋아한다고 해서 매일 밤 같은 걸 보고 싶진 않잖아요.

Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,

‎그러나 상어가 ‎마을을 떠나기 전까지 매일 밤 ‎같은 위험을 겪을 테죠

Ama her gece aynı tehlikeyle karşılaşacaklar. Köpek balıkları gidene kadar.

우리가 매일 지니고 다니는 숨겨진 재능과 열정을 마음껏 드러낼 수 있도록

her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları

‎저는 매일 찾아가서 ‎괜찮은지 들여다봤죠 ‎다신 못 보게 될까 봐 ‎불안해하면서요

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

‎탁 트인 평원에서 ‎매일 밤은 곧 새로운 도전입니다 ‎아프리카 사바나가 ‎더 어두워집니다

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.