Translation of "'sert" in English

Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.

Drastic times call for drastic measures.

Sert esiyor.

It's blowing hard.

Sert değilim.

I'm not inflexible.

Sert vuruldun.

You got hit hard.

Sert görünüyorsun.

You sound bitter.

Yumurta sert.

The egg is hard.

Oldukça sert.

It's pretty stiff.

Rüzgar sert esiyor.

The wind is blowing hard.

Çok sert esiyor.

It is blowing very hard.

O, sert görünüyor.

He looks stern.

Gölet sert donduruldu.

The pond was frozen hard.

Onların kasları sert.

Their muscles are stiff.

Rüzgar sert esti.

The wind blew hard.

Sert ama adilsin.

You're tough but fair.

Tom sert görünüyor.

Tom seems tough.

Kış sert olacak.

The winter will be severe.

Bu bira sert.

- This beer tastes bitter.
- This beer is bitter.

O sert biri.

That's a tough one.

Çok sert dövüştük.

We fought very hard.

Bu şey sert.

This stuff is tough.

O sert biriydi.

That was a tough one.

Ben sert kimseyim.

I'm tough.

Tom sert konuşur.

Tom talks tough.

Tom oldukça sert.

Tom is pretty tough.

Çok sert görünmüyorsun.

You don't look so tough.

Votka çok sert.

The vodka is very strong.

Gerçekten sert vurdum.

I hit it really hard.

Sert gıdalar yemeyin.

Don't eat hard foods.

Benim omuzlarım sert.

My shoulders feel stiff.

Onlar sert insanlar.

They're tough guys.

Onlar sert çocuklar.

They're tough kids.

Biz sert erkeklerdik.

We were tough guys.

Tom hâlâ sert.

Tom is still tough.

Tom sert dövüştü.

Tom fought hard.

Sert şapka takıyordum.

I was wearing a hard hat.

Tom sert görünüyordu.

Tom seemed tough.

Sami sert görünüyordu.

Sami looked rough.

Sert kar yağıyor.

It's snowing hard.

Tom sert tokalaşıyor.

Tom has a strong handshake.

- O sert bir kadındır.
- O sert bir kadın.

She's a tough woman.

Korktuğumuzda sert görümek zorundaydık,

We had to act tough when we felt scared,

Çok sert polisleri vardı.

They had a hard police.

Durum sert önlemler gerektiriyor.

The situation calls for drastic measures.

Kendinize çok sert olmayın.

Don't be too hard on yourself.

Sert bir rüzgar esiyordu.

A strong wind was blowing.

Hisse senetleri sert düştü.

Stocks fell hard.

Sert bir rüzgar esiyor.

A hard wind is blowing.

Gerçekten çok sert konuştum.

I really spoke too harshly.

Bana çok sert vurmayın.

Don't hit me so hard.

Makinenin iskeleti sert olmalı.

The frame of the machine should be rigid.

O sert bir müşteri.

He is a tough customer.

Rüzgar şimdi sert esiyor.

The wind is blowing hard now.

Rüzgar çok sert esiyor.

The wind is blowing very hard.

Babam sert likör içmez.

- My father drinks no spirits.
- My father doesn't drink hard liquor.

O onlara sert davranıyor.

She is hard on them.

Dün gece sert dondu.

It froze hard last night.

Sert kabuklu meyveler içerebilir.

May contain nuts.

O, topa sert vurdu.

She hit the ball hard.

Tom kızgın ve sert.

Tom is angry and bitter.

Tom sert bir adam.

Tom is a tough guy.

Bu sert adam kim?

Who is this tough guy?

O sert bir eleştirmen.

He is a harsh critic.

Senin baban sert mi?

Is your father stern?

Tom hiç sert miydi.

Was Tom ever violent?

Tom çok sert değil.

Tom isn't very tough.

Önümüzdeki kış sert olacaktır.

The coming winter will be harsh.

Onların hepsi sert değil.

They're not all violent.

Bazı sert kışlar yaşadık.

We've had some bitter winters.

Sabahleyin sert yağmur yağdı.

It rained hard during the morning.

Et yenilemeyecek kadar sert.

The meat is too tough to eat.

Tom sert oynamayı seviyor.

Tom likes to play rough.

Tom'un sert olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is bossy.
- I think that Tom is bossy.

Sert hava insanları korkutur.

Severe weather frightens people.

Ekmek bayat ve sert.

The bread is old and hard.

Boksör rakibine sert vurdu.

The boxer struck his opponent hard.

Alice sert annesinden korkmuştu.

Alice was frightened of her strict mother.

Tom çok sert görünmüyor.

Tom doesn't look so tough.

Rüzgar hala sert esiyor.

The wind still blows hard.

Dün sert yağmur yağdı.

Yesterday it rained hard.

Ben hiç sert değilim.

I'm not bitter at all.

Tom'un sert olduğunu biliyorduk.

We knew Tom was tough.

Kafamı duvara sert çarptım.

I hit my head hard against the wall.

Onun sert penisine dokundum.

I touched his hard penis.

O, bana sert baktı.

He gave me a fierce look.

O kumaş çok sert.

That cloth is very rough.

Tom'a çok sert olma.

Don't be too hard on Tom.

Bu viski çok sert.

This whisky is very strong.

Oldukça sert yağmur yağıyor.

It's raining pretty hard.

Bu viski aşırı sert.

This whiskey is too strong.

Tom'u çok sert yargılama.

Don't judge Tom too harshly.