Translation of "الصغيرة‬" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "الصغيرة‬" in a sentence and their turkish translations:

‫هذه الأداة الصغيرة‬ ‫المعروفة بـ"الحافة العلوية".‬

Bu küçük zımbırtıya "kıvrık uç" denir.

‫لكن هذه الوحوش الصغيرة‬ ‫كثيرًا ما تصطاد بعضها.‬

Fakat bu minik canavarlar genelde birbirlerini avlar.

‫ستأكل ثلث السلاحف الصغيرة‬ ‫التي ستصل إلى البحر.‬

Denize ulaşan yavruların üçte birini kapacaklar.

‫هذه الخفافيش الصغيرة‬ ‫تقطع مئات الكيلومترات في الهجرة سنويًا،‬

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

‫تعلمت في الغابة‬ ‫أنه عادة ما تكون الأشياء الصغيرة‬ ‫هي الأكثر فتكاً.‬

Ormanda en küçük şeylerin genelde en ölümcül olduklarını gördüm.

‫ترى أعين الرتيلاء مجعدة الشعر الصغيرة‬ ‫ما هو أكثر من الضوء والظل.‬

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‫هذه الجزيرة الصغيرة‬ ‫في خليج "موسيل" بـ"جنوب إفريقيا"،‬ ‫هي موطن 4 آلاف فقمة "كيب" فرائية.‬

Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.

‫يمكنها أن تستخدم هذه الكماشات الصغيرة‬ ‫لتمسك أجزاء من الأنقاض المرجانية‬ ‫وتضع طحالب عليها لمساعدتها‬ ‫على تمويه نفسها،‬

Küçük kıskaçlarıyla mercan döküntülerini ve yosunları üzerlerine getiriyorlar, kamufle oluyorlar,