Translation of "الفٍ" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "الفٍ" in a sentence and their turkish translations:

اغسطس عام الفٍ وتسعمائةٍ وخمسةٍ وسبعين وباحد ليالي العاصمة

bin dokuz Ağustos Yüz yetmiş beş ve gecelerden birine İngiliz

بريطانيا انهاها اتصالٌ هاتفيٌ وصل لبشار عام الفٍ وتسعمائةٍ

ailesiyle ilişkisini daha da güçlendiren şey , İngiltere'de

الفيروس لاول مرةٍ في ماليزيا عام الفٍ وتسعمائةٍ وثمانيةٍ

defa ortaya çıktı virüstür. Daha sonra

الفٍ وتسعمائةٍ وتسعةٍ وتسعين دون توضيحاتٍ تذكر. وتؤكد منظمة

tahttan indirilene kadar . Sağlık Örgütü , bu virüsün domuzlar ve etleri

الذي افتتح عام الفٍ وتسعمائةٍ وتسعةٍ وسبعين. وبات محطةً

. Ve ayrıcalıklı konumu nedeniyle ticari nakliye gemileri için önemli bir istasyon haline geldi

لندن الشهيرة عام الفٍ وتسعمائةٍ وستةٍ وتسعين. اختصاصٌ لم يعجب

Üniversitesi'ne bağlı , bin dokuz yüz doksan altı.

الى سوريا عام الفٍ وتسعمائةٍ وتسعين على ابن الرئيس السوري

ziyaretinde tanıştığı Arap ve İngiliz kültürlerini birleştiren

اكتوبر من عام الفٍ وثمانمائةٍ وواحدٍ وسبعين خسائرٌ قدرت بنحو

içinde üç günlük bir süre içinde şehirde büyük yıkıma neden oldu.

في الثاني من ديسمبر عام الفٍ وتسعمائةٍ وواحدٍ وسبعين اعلن

Şeyh Zayed, altı emirliğin de yer aldığı Birleşik Arap Emirlikleri'nin kurulduğunu

الواقعة غربي الهند وتتألف من الفٍ ومئة جزيرة نظراً لكونها

Hindistan'ın batısında yer alan, bin yüz adadan oluşan Maldivler gibi

وكشف للعالم عن اول مصعدٍ امن عام الفٍ وثمانمائةٍ وسبعين ونجح

kaldıramadılar . Yıl bin sekiz yüz yetmiş ve Taylor'ın New York'taki yeni mağazasına

تخطيطٍ وبحثٍ تم وضع خطةٍ لبناء ابنيةٍ عالية وتحديداً عام الفٍ

. Ve işte güçlü asansörün rolü geldi. Planlama ve araştırmadan sonra , özellikle bin

رغم ذلك لم يدم المبنى طويلاً. حيث هدم عام الفٍ وتسعمائةٍ

. Binanın ağırlığı daha fazladır ve kuvvetli rüzgarlara dayanabilir.