Examples of using "المناسب" in a sentence and their turkish translations:
Ve bunu yapmaya devam edersen
Çevremde uygun bir destek buldum
ışıklarını doğru zamanda açıyor.
ve biz zamanla onlara teşekkür edeceğiz.
Yani zamanda yolculuk
Geçen zamana göre uygun boyuttaydı.
Elbette doğru zaman geldiğinde
gerçek zamanlı olarak onları engelleyip durdurabilirsin.
bu adam zamanında şunu da söylemişti
Tom iş için uygun adam değil.
Fadıl doğru anı sabırla bekledi.
Zamanında müdahale de edemeyince
zamanda yolculuk ile ilgili bir video hazırlayacağım sizlere
Biz zamanda yolculuk yapabiliriz bu sefer
Biz zamanda yolculuk yaparken boyut değiştiriyoruz.
Doğru yerde olmak güzel.
Kişi sadece zamanda ileri ve geri ilerleyebilir
bu durumda ortalarda bir yerde.
Şaşırmış gözüken Kartacalılar, zamanında yanıt vermekte geç kalıyorlar.
Aleksandr Kaleri zamanda yolculuk rekoru kırmıştı
Yer çekimi zamanda etkilidir. Buradan elde ettiğimiz çıkarımımız ise şu
Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte
Ağır Fransız süvarileri ikinci sırada durmalı,
Zaman akıp gider mi? Yoksa zaman duruyor biz mi zamanda ilerliyoruz?
Hafıza o kadar olağan bir şey ki neredeyse kıymetini bilmiyoruz.
Dünyanın döndüğü tarafa doğru ilerlersek bu sefer ileriye doğru gideriz zamanda
... düşmanın yerini tespit edip yolunu kesip kesemeyeceği de kesin değildi.
eğer birisi artık köpek veya kedi sahibi olmayı uygun bulmuyorsa
Bu Macar turist "Geceyarısı!" der. Eyfel Kulesini ziyaret zamanı.
Cıvatalar zamanında çıkarılabilse bile, kapak içeriye doğru açıldı ve böylece
küçücük birşey olabilir uygun şartlar ve tedavi sağlanmaz ise ölüme kadar gidebilir