Translation of "سؤال" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "سؤال" in a sentence and their turkish translations:

- لدي سؤال.
- عندي سؤال.

Bir sorum var.

سؤال جيد.

O iyi bir soru.

عندي سؤال.

Bir sorum var.

لدي سؤال.

- Benim bir sorum var.
- Bir sorum var.
- Bir şey soracağım.

- هذا سؤال صعب.
- ذلك سؤال صعبٌ الإجابة عليه.

O cevaplaması zor bir soru.

هذا سؤال رئيسي.

Bu kilit bir soru.

ولذلك، استوقفها سؤال:

O da bir an durup düşündü:

سؤال آخر هو

Bir başka soru da şu

إنه سؤال بسيط،

Bu basit bir soru

هذا سؤال أساسي.

Bu temel bir sorudur.

هذا سؤال جيد.

- Bu iyi bir soru.
- Bu, güzel bir soru.

- لدي سؤال أريد سؤالك عنه.
- عندي سؤال علي سؤالك عنه.

Sana sormam gereken bir sorum var.

أول سؤال طرحته كان:

Sorduğum ilk sorulardan bir tanesi şuydu:

لذلك علينا سؤال أنفسنا،

Bu yüzden kendimize sormalıyız,

لذا لدينا سؤال الآن

bu durumda aklımıza bir soru geliyor şimdi

أليس علينا سؤال توم؟

Biz Tom'a sormamalı mıyız?

هذا سؤال مهم جداً.

Bu soru büyük bir önem taşımaktadır.

كم يوجد من سؤال؟

Kaç tane soru var?

لكن كان هناك سؤال مؤرق:

İşte size keyif kaçıracak bir soru:

بهدف الإجابة على سؤال واحد:

Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:

الآن لدينا سؤال في أذهاننا

Şimdi kafamızda bir soru var

هذا سؤال في أذهاننا الآن

aklımızda ki bir soru da bu şimdi

ثم يتبادر إلى ذهني سؤال

o zaman benim aklıma şöyle bir soru geliyor

ليس كل سؤال يستحق الاجابة.

Her soru cevabı hak etmez.

حسناً،هل أنتم مستعدون لأول سؤال ؟

Pekala, ilk soru için hazır mısınız ?

رأي ، سؤال، استمرت بالظهور في رأسي

cevaplayamadığım bir düşüce, bir soru

هناك أيضا سؤال ، هل لعنة الكنز؟

Bir de şey sorusu var hazinenin laneti var mı?

هل عندك أي سؤال حول الطعام؟

Yiyecekler hakkında herhangi bir sorunuz var mı?

بدلاً من هذا، يجب علينا سؤال الآتي:

Bunun yerine şunları sormalıyız:

وهذا سؤال مهم جدًّا لا يمكننا تجاهله.

Görmezden gelinemeyecek kadar önemli bir soru.

يا له من سؤال. أكيد أنا أحبه.

Ne biçim bir soru! Tabii ki seviyorum onu.

مثل ما قلت، من المفترض أنه أسهل سؤال

dediğim gibi, muhtemelen cevabı

إنه سؤال دقيق. سوف لا يكون ثمة صرف.

Hileli bir soru. Kanalizasyon yok ki.

كان بإمكانهم سؤال النساء عن رأيهم وتجربتهم فقط.

Kadınlara tecrübelerini sorabilirlerdi.

- أود أن أطرح سؤالاً.
- أود أن أسأل سؤال.

Bir soru sormak istiyorum.

لكن هناك سؤال واحد لم تتم الإجابة عليه بعد،

ancak henüz cevaplanmamış bir soru mevcut

لدينا سؤال آخر في أذهاننا. هل جوجل بحسن نية؟

Kafamızda diğer bir soru var.Google iyi niyetli mi?

ولكن يمكننا توسيع نطاق ذلك السؤال، لأنه سؤال جيد جداً

Fakat, bu soruyu genişletebiliriz çünkü çok güzel bir soru --

الجواب على سؤال ما إذا كان هناك استمرار لهذا الكنز الضخم

Bu devasa hazinenin devamı var mı sorusunun cevabı

قال، "أوه، نعم، يا له من سؤال عظيم، إنه غاية في السهولة.

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.