Translation of "فتح" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "فتح" in a sentence and their turkish translations:

فتح الباب آلياً.

Kapı otomatik olarak açıldı.

توم فتح الصنبور

Tom musluğu açtı.

يمكنك فتح النافذة.

Pencereyi açabilirsin.

أيمكنك فتح النافذة؟

Pencere açabilir misiniz?

الرجاء فتح حقيبتك.

Lütfen valizini aç.

يمكننا فتح النافذة.

Pencereyi açabiliriz.

فتح سامي البابين.

Sami iki kapıyı açtı.

فتح سامي النّافذة.

Sami pencereyi açtı.

فتح سامي الرّسالة.

Sami mektubu açtı.

فتح التحقيق على الفور

Hemen soruşturma açıldı

مع فتح الموضوع الجاهز

hazır konusu açılmışken

طلبت منه فتح النافذة.

- Ona pencereyi açmasını rica ettim.
- Camı açmasını istedim.

فتح سامر صمام المياه.

Tom suyu açtı.

فتح سامي الباب بإقحام.

Sami kapıyı açılmaya zorladı.

لأنه فتح قلبه لها وحدثها

Nedeni, adamın ona içini açıp

خلق هذه الصورة فتح وعيي.

Bu fotoğrafı yaratmak bilincimi açtı.

لقد حاولنا للتو فتح الأفكار

Sadece fikirleri açmaya çalışmıştık

فتح فاضل مطعما للأكل الخفيف.

Fadil bir fast-food restoran açtı.

أراد توم فتح مطعمه الخاص.

Tom kendi restoranını açmak istedi.

فتح سامي باب غرفة النّوم.

Sami yatak odasının kapısını açtı.

إذا لم يوافق ، لا يمكنه فتح

onay vermezse açamıyor zaten

ألا ترغب بمشاهدة فتح اسطنبول مباشرة؟

İstanbul'un fethini canlı canlı izlemek istemez misiniz?

فتح توم ثلاجته و نظر داخلها.

Tom buzdolabını açtı ve içine baktı.

فتح حوار قصير٬ عادي مع الجيران؟

Komşularımla sıradan muhabbet mi edeceğim?

يمكن للمعلم فتح الكاميرا والميكروفون إذا وافق

onay verirlerse kamerısını ve mikrofonunu öğretmen açabiliyor

سامحني على فتح خطابك عن طريق الخطأ.

Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.

فتح الباب bezirganbaşı لعبت المزيد من الفتيات هذا

aç kapıyı bezirganbaşı bunu daha çok da kızlar oynardı

فتح النار أولاً على المنصة ، ثم على الحشد

önce kürsüye, daha sonrasında ise kalabalığa yaylım ateşi açtı

فتح توم عيناه ببطء ومن ثمّ قبّلته ماري.

Tom yavaşça gözlerini açtı ve ardından Mary onu ​​öptü.

ليعطي الدعم للعاملين في فتح أعمالهم ويشجع الطبقة الوسطى

Orta sınıfın işlerini açtırmak için onlara çeşitli sübvansiyonlar verdi.

فتح توم الباب وسأل فيما إذا كانت ماريا مشغولة.

Tom kapıyı açtı ve Mary'ye meşgul olup olmadığını sordu.

- توم تكلّم ليقاطع الآخرين.
- توم فتح فمه لمقاطعة الآخرين.

Tom lafı kesmek için, ağzını açtı.

فتح فاضل المنزل بهدوء و دخل على أطراف أصابعه.

Fadil sessizce arka kapıyı açtı ve ayaklarının ucuna basarak eve girdi.

توقفوا عن فتح الباب ، لم نتمكن من التوقف عن التسوق

Onlar kapı açmayı bırakmış biz avm yapmayı bırakamadık

وإذا تم فتح الحالة ، فسيتعين عليك دفع 50 ألف ليرة تركية "

ve dava açılırsa 50 bin TL tazminat ödemek zorunda kalırsınız'

- جعلته يفتح الباب.
- أرغمته أن يفتح الباب.
- دفعته إلى فتح الباب.

Ona kapıyı açtırdım.

تم فتح البرنامج من قبل المعلم. كما لو كان في الصف الآن

programı öğretmen açtı. Sanki dersteymiş gibi artık

ويمكن فتح فتحتها الجديدة المكونة من قطعة واحدة في سبع ثوانٍ فقط.

Ve yeni tek parçalı kapağı sadece yedi saniyede açılabilir.

بعد فتح اسطنبول عام 1453 ، تم تحويلها إلى مسجد بأمر من سلطان محمد.

1453 yılında İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle camiye çevrildi

فتح عينيه على العالم باعتباره الطفل غير الشرعي لكاتب العدل في مدينة فينشي

Vinci kasabasında noterin gayrimeşru çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı

ومع ذلك ، لم يقبل الشروط ، فقط وافق على إعادة فتح المفاوضات. إلى الحلفاء ،

Yine de, şartları kabul etmedi, sadece müzakereleri yeniden açmayı kabul etti. Müttefiklere,

ولكن قطع فتح V1 Pro ، يمكنك معرفة ما الذي يجعل هذه الكرة مختلفة.

Ancak Pro V1'i keserek, bu topu neyin farklı kıldığını görebilirsiniz.