Translation of "لتوم" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "لتوم" in a sentence and their turkish translations:

خبزت كعكة لتوم.

Tom'a bir kek pişirdim.

لدي معلومات لتوم.

Tom için bilgiye sahibim.

أوصل سلامي لتوم.

Benim için Tom'a selam söyle.

.لتوم إبتسامة جميلة

Tom'un hoş bir gülümsemesi var.

يمكن لتوم توضيح ذلك.

Tom onu açıklayabilir.

سوف أشتري هديّة لتوم.

Tom için bir hediye alacağım.

اجلب بعض الماء لتوم.

Tom'a biraz su getir.

الأمر عينه حصل لتوم.

Tam aynı şey Tom'a oldu.

لتوم ندب على وجهه.

Tom'un yüzünde bir yara izi vardır.

أعطت ماري السيفَ لتوم.

Mary Tom'a kılıç verdi.

أعط هذا الكتاب لتوم

Bu kitabı Tom'a ver.

لتوم وماري مزرعة صغيرة.

Tom ve Mary'nin küçük bir çiftliği var.

- قل لتوم أن يرفع سماعة الهاتف.
- قل لتوم أن يرد على الهاتف.

- Tom'a telefonu almasını söyle.
- Tom'a telefon açmasını söyle.
- Tom'a telefonu açmasını söyle.

يمكن لتوم أن يركض بسرعة.

Tony hızlı koşabilir.

ظننت أن لتوم شعرا أحمر.

Tom'un kızıl saçları olduğunu düşündüm.

ليس لتوم هرّ ولا كلب.

Tom'un bir kedi ya da bir köpeği yok.

يمكن لتوم أن يقول شيئا.

Tom bir şey söyleyebilir.

يمكن لتوم البقاء إن رغب.

Tom isterse kalabilir.

ليس لتوم الكثير من الكتب.

Tom'un pek çok kitabı yok.

هل لتوم ابنة اسمها ماري؟

Tom'un Mary adında bir kızı var mı?

لتوم المقدرة على فعل ذلك.

Tom'un onu yapmak için yeteneği var.

من أذن لتوم باستعارة سيارتي?

Bisikletimi ödünç almak için Tom'a kim izin verdi?

أريد لتوم أن يغني معي.

Tom'un benimle şarkı söylemesini istiyorum.

ليس عندي شيء أن أقوله لتوم.

Tom'a söyleyecek bir şeyim yok.

قل لتوم أن الكل حاضر هنا.

Tom'a herkesin burada olduğunu söyle.

لا يمكن لتوم أن ينسى الماضي.

Tom, geçmişin gitmesine izin veremez.

أتضح لتوم أنه وقع في حبّ ماري.

Tom, Mary'ye aşık olduğunu fark etti.

أنا متأكد أني سأجد هدية جيدة لتوم.

Tom için güzel bir hediye bulacağımdan eminim.

كان يجب عليك أن تقول الحقيقة لتوم.

Tom'a gerçeği söylemeliydin.

أظن أن شيئا ما ربما حدث لتوم.

Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.

لن أسامح نفسي إن حدث شيء لتوم.

Tom'a bir şey olduysa kendimi asla affetmeyeceğim.

لتوم الكثير من المال، ولكنه يفتقر للأصدقاء.

Tom çok parası var, ama o hiç arkadaşı yok.

أريد أن أعرف المزيد عما حدث لتوم.

Tom'a ne olduğu hakkında biraz daha bilmek istiyorum.

لا ينبغي لتوم أن يكون خارجا حتى وقت متأخر.

Tom geç saatlere kadar dışarıda kalmamalıydı.

كان عليك أن لا تسمح لتوم بالذهاب مع ماري إلى بوسطن.

Tom'un Mary ile Boston'a gitmesine asla izin vermemeliydin.