Translation of "Houding" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Houding" in a sentence and their turkish translations:

En die houding was:

Ve bu tavır,

- Niet lummelen.
- Geen slappe houding.

Sarkma.

Ik ben jouw houding zat.

Senin davranışından bıktım.

Het komt voort uit de houding

Bir inanışa göre,

Hun perspectief verandert, en tevens hun houding.

biliyorum ki bu onların bakış açısını ve yaklaşımını değiştirecektir.

Maar deze houding kunnen we ons niet permitteren,

Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz

houding tegenover de dood hen een gevaarlijk voordeel gaf.

sağlayan İskandinav savaşçılar tarafından terörize edilmişti .

De houding was die ik al doende had aangekweekt.

onu tasarlarken takındığım tavırdır.

Ze kunnen slapen, eten en zelfs bevallen in die houding.

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

En consistente houding uit, die ik 'de Viking-mindset' noem.

ifade ediyorlar ki buna 'Viking zihniyeti' adını veriyorum.

Ze neemt een vreemde houding aan die op een rots lijkt.

Vücudunu kaya gibi görünen tuhaf bir pozisyona sokuyor.

Soult's zelfvertrouwen en houding zorgden ervoor dat hij al snel officier werd.

Soult'un kendine olan güveni ve tavrı, yakında bir subay olduğu anlamına geliyordu.

Het is eigenlijk een feitelijke houding, en ook de voorkeur voor een soort grap.

Bu aslında tavır ve bir tür şakadan hoşlanma meselesi.

Een moderne kritiek is dat deze vervorming invloed heeft op de overheersende houding van Europese

Modern bir eleştiri, bu çarpıtmanın, güney yarımkürede Avrupa hakimiyetinin

Ze drukken een soort… geen spijtige houding uit, maar het is wel een beetje spijtig: 'Ja, nou, deze gaan we

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,