Translation of "Namiddag" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Namiddag" in a sentence and their turkish translations:

We vertrekken morgen namiddag.

Yarın öğleden sonra ayrılırız.

Deze namiddag speel ik tennis.

Bu öğleden sonra tenis oynayacağım.

- Tom spendeerde de namiddag met Mary.
- Tom bracht de namiddag met Maria door.

Tom öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.

Pas op de kinderen deze namiddag.

Bu öğleden sonra çocuklarla ilgilen.

Ik heb de hele namiddag verslapen.

Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.

Waar ga je deze namiddag naartoe?

Bu öğleden sonra nereye gidiyorsun?

Ik zal deze namiddag bezet zijn.

Bu öğleden sonra meşgul olacağım.

Het is namiddag in het Braziliaanse Pantanal.

Pantanal'ın Brezilya'da kalan bölgesinde akşamüstü.

- Ik begin deze namiddag.
- Ik begin vanmiddag.

Bu öğleden sonra başlıyorum.

Het is twee uur in de namiddag.

Saat öğleden sonra 2:00.

Ik wil deze namiddag niet buiten gaan.

Bu öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.

Deze namiddag zal ze de fiets reinigen.

Bu öğleden sonra o, bisikleti temizleyecek.

Zult ge deze namiddag uw huiswerk maken?

Bu öğleden sonra ev ödevini yapacak mısın?

Ik zal niet thuis zijn in de namiddag.

Öğleden sonra evde olmayacağım.

- Hij zal deze namiddag komen.
- Hij komt vanmiddag.

- O, bu öğleden sonra gelecek.
- Bu öğleden sonra gelecek.

We sluiten om 7 uur in de namiddag.

Biz akşam 7.00'de kapatırız.

Ik was de hele namiddag in de tuin.

Ben bütün öğleden sonra bahçedeydim.

Neem een paraplu mee, want er wordt regen verwacht in de namiddag.

Bu öğleden sonra yağmur beklendiği için bir şemsiye getir.

- Deze namiddag ga ik spelen met Naoko.
- Vanmiddag ga ik met Naoko spelen.

Bu öğleden sonra Naoka'yla oynayacağım.

- Ze heeft altijd tijd in de namiddag.
- 's Middags heeft ze altijd tijd.

Öğleden sonra onun hep zamanı vardır.

Tom hoopt dat Mary in de namiddag bij hem thuis zal kunnen komen.

Tom Mary'nin bu öğleden sonra evine uğrayabileceğini umuyor.

- Ik zal niet thuis zijn in de namiddag.
- Ik zal vanmiddag niet thuis zijn.

Akşamleyin evde olmayacağım.

Zoals wel vaker het geval is, was Mike deze namiddag te laat op de afspraak.

Sık sık olduğu gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kaldı.