Translation of "Advocate" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Advocate" in a sentence and their turkish translations:

You should advocate disarmament.

Silahsızlanmayı savunmalısın.

They advocate complete abstinence.

Onlar tüm formlarda içkiden uzak durmayı savunuyor.

I'm playing the devil's advocate.

- Ben şeytanın avukatını oynuyorum.
- Şeytanın avukatlığını yapıyorum.

You are our advocate Tom.

- Sen bizim savunucumuzsun, Tom.
- Sen bizim avukatımızsın, Tom.

I am a self-esteem advocate.

Ben öz saygı savunucusuyum.

I'm just playing the devil's advocate.

Ben sadece şeytanın avukatını oynuyorum.

He's an advocate of barefoot running.

O yalınayak çalışan bir avukat.

Conservationist and rhino advocate Clare Campbell says

Çevreci ve gergedan savunucusu olan Clare Campbell böyle durumlarda

Help advocate for change across your company.

Şirketinizde değişiklik yapılmasını sağlayın.

The disabled considered her their best advocate.

Engelli onu onların en iyi avukatı olarak düşündü

It's easier for you to advocate for allies.

arkadaşlarınızı savunmanız daha kolay olacaktır.

And become an advocate for family-based care.

ve aile yanı bakımı desteklemek.

It is actually the biggest advocate of women's rights

Kadın haklarının en büyük savunucusudur aslında

China is an advocate for the Diaoyu Islands' sovereignty.

Çin, Senkaku Adaları üzerinde egemenlik iddiasında bulunuyor.

- You are not an advocate.
- You're not a lawyer.

- Avukat değilsin.
- Aklavcı değilsin.

Tom isn't very good at playing the devil's advocate.

Tom şeytanın avukatını oynamada çok iyi değildir.

Tom played the role of devil's advocate at the brainstorming meeting.

Tom, beyin fırtınası toplantısında şeytanın avukatı rolünü oynadı.

More and more environmentalists advocate and use environmentally friendly unleaded petrol in cars.

Gittikçe daha fazla çevreci, arabalarda çevre dostu kurşunsuz benzini savunuyor ve kullanıyor.

He got tired of being the devil's advocate and now agrees with every idea they suggest, no matter how dumb.

O, şeytanın avukatı olmaktan usandı ve ne kadar aptalca olursa olsun, şimdi onların önerdiği her fikri kabul ediyor.

- I don't believe he is a lawyer.
- I believe he is not a lawyer.
- I believe he is not an advocate.
- I don't believe he's a lawyer.

Ben onun bir avukat olmadığına inanıyorum.