Examples of using "Agreement" in a sentence and their turkish translations:
Anlaştıktan sonra ise
- Aynı anlaşmadayız.
- Hemfikiriz.
Anlaşma şu
tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak
Hepimiz hemfikiriz.
Bizim bir anlaşmamız var.
Bizim bir anlaşmamız vardı.
Tom başını sallayarak kabul etti.
Anlaşma neydi?
Herkes hemfikir oldu.
- Sessizlik kabul etmek demek değildir.
- Ses çıkarmamak anlaşma sağlandığı anlamına gelmez.
Tom sözleşmesini başı ile onayladı.
Bu bizim anlaşmamızdı.
Bu bizim anlaşmamız değildi.
Hemen hemen aynı görüşteyiz.
Sanırım hemfikiriz.
İmzalı bir anlaşmamız var.
Tom bugün anlaşmayı duyurdu.
Anlaşma pazartesi duyuruldu.
Oybirliğiyle bir anlaşma gereklidir.
Herkes bir anlaşmaya vardı.
Tom anlaşmayı imzalamadı.
Ben bir anlaşma bekliyorum.
Bir anlaşmamız var mı?
Onlar karşılıklı anlaşmayla boşandılar.
Başkan Johnson anlaşmayı reddetti.
Herhangi bir anlaşmaya vardınız mı?
Seninle mutabıkım.
Anlaşmayı imzalamadım.
Anlaşmamız var sanıyordum.
Anlaşmayı görmek isterim.
İmzalı boşanma anlaşmamız var.
Tom başını sallayarak onayladı.
Ben o konuda hemfikirim.
Hepimizin aynı fikirde olmasından memnunum.
Bir anlaşmaya vardığımıza sevindim.
Biz zaten bir anlaşmaya vardık.
- Bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
- Bu konuda hepimiz uzlaşma içindeyiz.
Sana kısmen katılıyorum.
Bu anlaşma gece yarısı yürürlüğe girer.
Lisans anlaşmasını okudun mu?
Tom zaten anlaşmayı imzaladı.
Tom ve Mary aynı fikirde.
Tom ve ben bir anlaşma yaptık.
Bir ortaklık anlaşmasına ulaştık.
Ben bir anlaşma imzalamak zorunda kaldım.
Sanırım bir uzlaşmaya vardık.
Tom ve Mary bir anlaşmaya vardılar.
Tom ve ben bir anlaşmaya vardık.
Tom ve benim bir anlaşmam var.
- Sessiz kaldım diye kabul ettiğimi sanmayasın.
- Sessizliğim anlaştığımız anlamına gelmez.
Hemen hemen aynı görüşteyiz.
Bu konuda anlaşma içindeyiz.
Anlaşmamızı bozan sensin.
Tom sözleşmeden tamamen memnun değildi.
Avrupa ülkeleri arasında bir anlaşma gerekli.
- Uzlaşmamız gerekiyor.
- Mutakabata varmamız gerekiyor.
- Anlaşmaya varmamız gerekiyor.
- Anlaşmamız gerekiyor.
Seninle tamamen aynı fikirdeyim.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
Bir baş sallama bir onay işaretidir.
İki devletin bir anlaşmaya varması gerekiyor.
Öncelikle anlaşmayı imzalamak istiyorlardı.
Monroe ve Pinkney anlaşmayı imzalamıştı.
Anlaşma, İngiltere'ye Mısır'ın kontrolünü verdi.
Bir anlaşmaya varmak zorundayız.
O, anlaşmanın bir parçası değildi.
Tom'la bir anlaşman olduğunu sanıyordum.
Onun söylediği her şeyle tam bir anlaşma içindeyim.
Sonunda anlaşmaya vardık.
O, onun söylediğini anlaşma olarak aldı.
Bir anlaşmaya varabileceğimize eminim.
Birçok ülke nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzaladı.
Tom uzlaşmasını göstermek için başını salladı.
Yeni yasayı onaylıyor musunuz?
Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.
Sözleşme taslağı için sana teşekkür ederim.
Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?
İki büyük güç gizli bir anlaşma imzaladı.
Bu anlaşma hepimizi bağlıyor.
Biz bir fiyat üzerinde bir anlaşmaya vardık.
Onları anlaşmaya teşvik etti.
İngiltere anlaşmanın parçası olmayı reddetti.
Hintliler bu anlaşmadan mutlu değillerdi.
Tom ve Mary bir anlaşmaya varamadılar.
Tom evlilik anlaşmasını imzalaması için onu ikna etti.
Sami hizmet anlaşmasının şartlarını ihlal etti.
Siz ikinizin hemfikir olduğuna memnun oldum.
Paris Anlaşmasına uygunluğunu önemsiyor mu?
İki saatlik tartışmadan sonra bir anlaşmaya vardık.
Anlaşma, hareketlerle desteklenmezse, hiçbir şey ifade etmez.
Mary'nin Tom'la bu anlaşmayı imzalaması şart mıydı?
Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.
Tam onda buluşmak için anlaşma yaptık.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
Anlaşma, birliklerin geri çekilmesi şartına bağlıydı.
Birleşik Devletler, Paris Anlaşmasından çekilecek.
Bir süre sonra ana sayfa anlaşması da yaptı Microsoft ile
Onun söylediklerinin çoğuyla aynı fikirdeyim.
Tom anlaşmanın ayrıntılarını avukatına bıraktı.