Translation of "Amazed" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Amazed" in a sentence and their turkish translations:

It amazed me.

Bu beni şaşırttı.

Were you amazed?

Şaşırdın mı?

I was completely amazed.

Tamamen şaşırmıştım.

I was absolutely amazed.

Ben kesinlikle şaşırdım.

- I am amazed at your audacity.
- I'm amazed at your audacity.

Senin cüretine şaşırıyorum.

The experts were amazed, too.

Uzmanlar da şaşırmıştı.

The whole town was amazed.

Bütün kasaba şaşırdı.

I'm amazed I'm not dead.

Ölmememe şaşırdım.

I'm amazed at his nerve.

Ben onun sinirine şaşırıyorum.

The request simply amazed me.

İsteği sadece beni şaşırttı.

- Tom's amazed.
- Tom's surprised.
- Tom is astonished.
- Tom is surprised.
- Tom is amazed.

Tom şaşırmış.

He was amazed at the news.

O, habere şaşırdı.

He was amazed at the sight.

Gördüğünde şaşırmıştı.

I was amazed at his carelessness.

Onun dikkatsizliğine şaşırdım.

I was amazed at the results.

Ben sonuçlara şaşırdım.

I'm amazed Tom is still alive.

Tom'un hâlâ hayatta olmasına şaşırdım.

I was amazed at his courage.

Onun cesaretine şaşırdım.

- I was surprised.
- I was amazed.

Şaşırmıştım.

I'm amazed that you say that.

Bunu söylemene şaşırıyorum.

They were amazed at his courage.

Onun cesaretine hayret ettiler.

I'm amazed that you didn't come.

Gelmediğine şaşırdım.

I'm amazed that you said nothing.

Bir şey söylememene şaşırdım.

I'm amazed that Tom said nothing.

Tom'un bir şey dememesine şaşırdım.

I'm amazed Sue accepted his proposal.

Sue'nun onun önerisini kabul ettiğine şaşırdım.

I was amazed at Tom's endurance.

Tom'un tahammül gücü beni hayrete düşürmüştü.

- I was amazed to learn I had won.
- I was amazed to learn I'd won.

Kazandığımı öğrendiğimde şaşırdım.

I was amazed at the boy's intelligence.

Çocuğun zekasına şaşırdım.

She was amazed to hear the news.

O haberi duyduğuna şaşırdı.

I was amazed by her quick response.

Onun çabuk cevabı tarafından şaşırdım.

I was amazed at the unexpected result.

Beklenmeyen sonuca şaşırdım.

I was amazed at his abrupt resignation.

Onun ani istifası beni şaşırttı.

The lavishness of the party amazed everybody.

Partinin müsrifliği herkesi şaşırttı.

- I'm at my wits' end.
- I'm amazed.

Şaşırdım.

The circus amazed and delighted the children.

Sirkler çocukları şaşırttı ve sevindirdi.

I was amazed by what I saw.

Gördüklerime hayran oldum.

And, most importantly, be prepared to be amazed.

En önemlisi, hayrete düşmeye hazır olun.

He amazed everyone by passing his driving test.

Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.

I'm amazed at his rapid progress in English.

Onun İngilizcedeki hızlı ilerleyişine şaşırdım.

- It amazed me.
- It blew my socks off.

Bu beni şaşırttı.

I'm amazed at Tom's rapid progress in French.

Tom'un Fransızcadaki hızlı gelişmesine şaşırdım.

I was amazed at Tom's fluency in French.

Tom'un Fransızcadaki akıcılığına şaşırdım.

I'm amazed by the rate at which industries grow.

Sanayinin büyüme hızına şaşırdım.

I was amazed at the speed of the car.

Arabanın hızına şaşırdım.

We're amazed by the rapid growth in import quantities.

Biz ithalat miktarlarındaki hızlı büyümeye şaşırdık.

She was amazed at the sight of the ghost.

O hayalet görünce şaşırmıştı.

It amazed us to hear that things were so cheap.

İşlerin bu kadar ucuz olduğunu duymamız bizi şaşırttı.

I am constantly amazed at the energy of my grandparents.

Büyük ebeveynlerimin enerjilerine sık sık şaşırıyorum.

It amazed us that she had been to Brazil alone.

Brezilya'ya tek başına gitmesi bizi şaşırttı.

You'd be amazed how often Tom doesn't do his homework.

Tom'un ne kadar sık ödevini yapmamasına şaşırırdın.

You'd be amazed how much time Tom spends playing games.

Tom'un oyun oynayarak ne kadar çok zaman harcadığına şaşırırdın.

You'd be amazed how often he doesn't do his homework.

Ödevlerini ne kadar çok kaytardığını bilsen şaşarsın.

You'd be amazed how much time he spends playing games.

Ne kadar çok oyun oynadığını bilsen şaşarsın.

I'm amazed by the ease with which you solve the problem.

Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım.

I was amazed that she had drunk all of the wine.

Şarabın hepsini içtiğine şaşırdım.

I am amazed by the wisdom and honesty of this person.

Bu kişinin bilgeliği ve dürüstlüğü beni şaşırtıyor.

Mary was amazed when Tom ate an orange, peel and all.

Meryem, Tom'un portakalı kabuğuyla, bütün olarak yemesine çok şaşırdı.

- Tom is dumbfounded.
- Tom's amazed.
- Tom is astonished.
- Tom is stunned.

Tom afalladı.

You'd be amazed how much beer Tom drinks when he goes out.

Dışarı çıktığında Tom'un ne kadar çok bira içtiğine şaşırırdın.

You'd be amazed how much beer he drinks when he goes out.

Dışarı çıktığında ne kadar bira içtiğini bilsen şaşarsın.

If I were to tell you the whole truth, you would be amazed.

Sana bütün gerçeği söylesem şaşırırsın.

- I was amazed at his abrupt resignation.
- I was surprised by his resignation.

Onun istifasına şaşırmıştım.

If I were to tell you all I know, you would be amazed.

Bütün bildiklerimi sana söylesem, şaşırırsın.

I'm amazed that you're not bored of doing the same thing every day.

Her gün aynı şeyi yapmaktan sıkılmana şaşırdım.

You'd be amazed how many apples you can buy for two hundred dollars.

İki yüz dolara kaç tane elma alabileceğine şaşıracaksın.

You'd be amazed how many times I've told Tom not to do that.

Tom'un onu yapmamasını kaç kez söylediğime şaşırırdın.

You'd be amazed how often I've seen Tom and Mary hanging out together.

Tom ve Mary'nin birlikte takıldığını ne kadar sık gördüğüme şaşırırdın.

You'd be amazed how many times I've told him not to do that.

Ona böyle yapmamasını kaç defa söylediğimi bilsen şaşarsın.

You'd be amazed how long it takes Tom to get ready in the morning.

Abraham'ın sabahları hazırlanmasının ne kadar zaman aldığına şaşırırdın.

You'd be amazed how long it takes her to get ready in the morning.

Sabahları hazırlanmasının ne kadar uzun sürdüğünü bilsen şaşarsın.

- She was amazed to hear the news.
- She was surprised when she heard the news.

O, haberi duyunca şaşırdı.

Mary, I'm amazed. I would never have thought that you were such a good cook.

Mary, şaşırdım. Senin böylesine iyi bir aşçı olduğunu hiç düşünmezdim.

I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.

El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.

A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.

- Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- Dağıstanlılar, Moskova'da kendi elleriyle bir mucize yaratan Kırgız bir kız yüzünden şaşırıp kaldılar.

- I watched from the garage window, amazed at what I saw.
- I looked through the garage window; what I saw surprised me.

Garajın penceresinden baktım, gördüğüm beni şaşırttı.

So he was probably just like amazed that humans would treat him so badly and shoot at him and stuff like that, so he didn't immediately run away.

muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.