Examples of using "Ant" in a sentence and their turkish translations:
bu karınca rezidansı
Bir karınca beni ısırdı.
- Karınca gibi çalış.
- Karınca gibi çalışın.
Karınca kırmızıydı.
hemen bir karınca köprüsü!
bu yapıyı yapan termit karınca
Sysko bir karınca gibi çalışır.
ve bir resmen karınca adası oluşturuyorlar
Salonda bir karınca var.
bu karınca yiyen o zaman karıncayı yiyemiyor mu?
bu sefer karınca av değil
parçalayan yuvasına götüren karınca
karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor
şimdi bizi bir karınca ısırdığında böyle
ama her şeye rağmen bir karınca bunu nasıl keşfedebilir ki?
yalnız, karıncadaki zekaya bak yahu
eğer ki bu termit karınca insan boyutunda olsaydı
Tom bir sopa ile karınca yuvasını karıştırdı.
kraliçe karınca ise, bir kaç saniyede bir süreli yumurta üretir
fakat yinede ölen karıncayı orada bırakmıyorlar
madem imkansız karınca yiyen diye bir yaratık var
ağustos böceği ile karıncanın hikayesini bilmeyen yoktur her halde
100 bin tane karıncanın sizi aynı anda ısırdığını
sonunda karıncada da kendime göre bir özellik buldum yani
belirtmediğimiz özellikler varsa karınca ile ilgili
tamam tamam biz karınca dilini bilmiyoruz bunu kapatalım şimdi
yapılan yapının büyüklüğünü bir düşünün şimdi karınca için
Bu karınca kraliçedir; kanatları olduğunu görmüyor musun?
küçük bir karınca grubuna karıncayiyen daldığında o karıncaları yiyerek
- Bir sinek yuttum.
- Sinek yuttum.
Bir karınca kendi ağırlığının 50 kat fazlasını kaldırabilir.