Translation of "Attentive" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Attentive" in a sentence and their turkish translations:

Be attentive.

Dikkatli olun.

I'm attentive.

Ben özenliyim.

You're attentive.

Sen özenlisin.

Tom seems attentive.

Tom özenli görünüyor.

Tom was attentive.

Tom özenliydi.

Were you attentive?

Özenli miydin?

Tom is attentive.

- Tom dikkatlidir.
- Tom özenlidir.

You're so attentive.

Çok özenlisin.

You're very attentive.

Çok özenlisin.

Tom seemed attentive.

Tom dikkatli görünüyordu.

He's certainly attentive.

O kesinlikle dikkatli.

Tom is quite attentive.

- Tom oldukça özenli.
- Tom oldukça dikkatli.

Tom is very attentive.

Tom çok özenli.

Tom was very attentive.

Tom çok özenliydi.

Tom wasn't very attentive.

Tom çok özenli değildi.

- I think Tom is attentive.
- I think that Tom is attentive.

Tom'un özenli olduğunu düşünüyorum.

He says that I'm attentive.

O benim dikkatli olduğumu söylüyor.

Thanks for being so attentive.

Çok dikkatli olduğun için teşekkürler.

Tom seemed to be attentive.

Tom özenli görünüyordu.

Tom looked like he was attentive.

Tom özenli gibi görünüyordu.

He asks me to be attentive.

O özenli olmamı istiyor.

- You're attentive.
- You're courteous.
- You're polite.

Sen naziksin.

Wake up and be more attentive!

Uyan ve daha özenli ol!

Tom asked me to be attentive.

Tom özenli olmamı istedi.

It looked like you were attentive.

Sanki özenli gibi görünüyordunuz.

Tom said that Mary was attentive.

Tom, Mary'nin özenli olduğunu söyledi.

She is very attentive to her grandmother.

- Büyükannesinin üstüne titrer.
- Anneannesinin üzerine titrer.

Tom asked me to be more attentive.

- Tom benim daha özenli olmamı istedi.
- Tom benim daha dikkatli olmamı istedi.

You need to be more attentive in class.

Sınıfta daha dikkatli olmalısın.

I'm not as attentive as I should be.

- Olmam gerektiği kadar özenli değilim.
- Olmam gerektiği kadar dikkatli değilim.

Tom asked Mary to be attentive during meetings.

Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.

But where I saw the gift of her calm, attentive presence,

Ben onun sakinliğini bir armağan olarak görüyorken

- You need to be more careful.
- You need to be more attentive.

Daha dikkatli olmalısın.

Tom doesn't seem to be as attentive in class as the other students.

Tom sınıfta diğer öğrenciler kadar dikkatli görünmüyor.

You need to be attentive during the interview and grab any opportunity that presents itself.

Görüşme sırasında özenli olmanız ve kendini gösteren bir fırsat yakalamanız gerekiyor.