Examples of using "Bend" in a sentence and their turkish translations:
Dizlerini bük.
Masuo kaşıkları eğebilir.
Dirseğini bükme.
Onu kıvır.
Eğilemiyorum.
Ben sağ kolumu bükemiyorum.
Aşağıya eğil. Tavan çok alçak.
Sol kolumu zar zor bükebiliyorum.
Ben onu büktüğümde dizim acıyor.
Dizini bük, sonra şunu, sonra bunu.
ama biz onu gerdiğimiz sürece geriliyor.
Dizlerinizi bükün ve önünüze bakın.
Elleriyle bir demir çubuğu eğebilir.
- O metal bir kaşığı bükebileceğini kabul ediyor.
- O, metal bir kaşığı bükebileceğini itiraf ediyor.
Einstein Güneş'in yerçekiminin ışığı eğeceğini önceden haber verdi.
Tom zihin gücüyle kaşık bükebildiğini iddia ediyor.
Biz tiranın isteğine boyun eğmeyeceğiz.
Nehrin ilk dönemecinde, Mark'ın cerrahı
Sonra öne eğilin ve elinizi yere değdirin ya da sadece yerinize oturun.
Astronotlar Ay'da kaya örnekleri toplamak için özel araçlar kullanmak zorunda kaldılar çünkü uzay elbiseleri ile eğilemezlerdi.