Examples of using "Brink" in a sentence and their turkish translations:
Biz savaşın eşiğindeyiz.
Adam ölümün eşiğindeydi.
Pek çok hayvan türü yok olmanın eşiğinde.
Bu iki ülke savaşın eşiğindedir.
gerçek şu ki kıyametin eşiğinden dönmüştük
Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.
Tom ölümün eşiğinden geri getirildi.
Açlığın eşiğinde olduğumuz zaman, onlar hayatlarımızı kurtardı.
1914'te olduğu gibi 1939'da dünya bir savaşın eşiğindeydi.
Umarız dünya asla bir nükleer savaşın eşiğinde olmaz.
1962 Ekim'indeki Küba Füze Krizi'nde dünya tam da nükleer savaşın eşiğine gelmişti.