Translation of "Compliment" in Turkish

- Is this a compliment?
- Is it a compliment?
- Is that a compliment?

Bu bir iltifat mı?

It's a compliment.

Bu bir iltifat.

Thanks for the compliment.

İltifat için teşekkürler.

I appreciate the compliment.

İltifatı takdir ederim.

Is that a compliment?

O bir iltifat mı?

Is this a compliment?

Bu bir iltifat mı?

Tom returned the compliment.

Tom övgüyü iade etti.

He paid me a compliment.

O bana iltifat etti.

Tom paid me a compliment.

Tom bana iltifat etti.

- I'll take that as a compliment.
- I will take that as a compliment.

Onu bir iltifat olarak kabul edeceğim.

I take that as a compliment.

Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.

I meant that as a compliment.

Bunu bir iltifat olarak düşündüm.

She thanked me for the compliment.

O, iltifat için bana teşekkür etti.

Tom took it as a compliment.

- Tom onu bir iltifat olarak aldı.
- Tom onu bir iltifat olarak gördü.

Tom thanked me for the compliment.

Tom iltifat için bana teşekkür etti.

That's not a compliment, is it?

O bir iltifat değil, değil mi?

I meant it as a compliment.

Bunu bir iltifat olarak kastetmiştim.

I'd take that as a compliment.

Onu bir iltifat olarak kabul ediyorum.

That isn't a compliment, is it?

Bu bir iltifat değil, değil mi?

He took her words as a compliment.

Onun sözlerini bir iltifat olarak aldı.

Is that supposed to be a compliment?

Onun bir iltifat olması mı gerekiyor?

What Tom said wasn't exactly a compliment.

Tom'un söylediği tam olarak bir iltifat değildi.

Should I take that as a compliment?

Ben onu bir iltifat olarak mı almalıyım?

Is it a compliment or an insult?

Bu bir iltifat mı yoksa hakaret mi?

Tom didn't really mean that as a compliment.

Tom gerçekten onu bir iltifat olarak düşünmedi.

When was the last time you received a compliment?

En son ne zaman bir iltifat aldın?

And so now, whenever someone gives me compliment or says,

Ve şimdi ne zaman biri bana iltifat etse ya da dese ki

I'm not sure if it's a compliment or an insult.

Bunun bir iltifat mı yoksa bir hakaret mi olduğundan emin değilim.

I don't like the way Tom is always fishing for a compliment.

Tom'un her zaman iltifat bekleme tarzını sevmiyorum.

Tom noticed that Mary had a new haircut, and paid her a compliment.

Tom, Mary'nin yeni bir saç kesimi olduğunu fark etti ve ona iltifat etti.

People tend to only compliment you on your language ability when it's apparent that you still don't quite sound like a native speaker.

İnsanlar hâlâ tamamen bir yerli konuşucu gibi ses çıkarmadığın aşikar olduğunda sadece dil yeteneğiniz üzerine size iltifat etmek eğilimindedir.