Examples of using "Freeze" in a sentence and their turkish translations:
- Kımıldama!
- Olduğun yerde kal!
Onu dondurabilir misin?
Dondurmayacağınızı umuyoruz.
Gelecek hafta dondurabilir.
Donarak ölebiliriz.
Sanırım bu gece hava donduracak.
Bu gece don olmayabilir.
- İşe alımları dondurmak sona erdi.
- İşe alımları durdurma sona erdi.
Tom donarak ölebilirdi.
Lütfen, balık ve eti dondurunuz.
Manzara benim kanımı dondurdu.
Taze eti her zaman dondurmalı mısın?
Donarak öleceğiz.
Tom burada donarak ölecek.
Köylüler bizi dışlamaya çalıştı.
Bu ceketle donmayacaksın.
Su sıfır derecede donar, doğru değil mi?
Tom orada donarak ölecek.
Tom donarak ölecek.
Birçok defa hava sıcak olmadığında, neredeyse donma
Tom oralarda donarak ölecek.
Eti uzun süre korumak istiyorsanız onu dondurun.
Eti uzun süre muhafaza etmek isterseniz, dondurun.
Sendika patronları ücret zammı dondurma mücadelesi veriyorlar.
İçeri girmezsem kulaklarım donacak.
Gelecek hafta don olabilir.
Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.
Soğuk kış havalarında balıkların nasıl hayatta kaldıklarını veya göller ve göletler donduğunda nereye gittiklerini hiç merak ettiniz mi?