Examples of using "Inconvenient" in a sentence and their turkish translations:
O uygunsuz olacak.
O sakıncalıydı.
Bunun sakıncalı olduğundan eminim.
- Uygunsuzun karşıt anlamlısı uygundur.
- Uygunsuzun zıt anlamlısı uygundur.
- Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
- Onlar uygunsuz bir vakitte geldiler.
O bir sıkıntıydı.
zahmetli soruları sormak ise bunların arasında olmasa gerek.
Hastalık genellikle çok uygunsuz bir zamanda ortaya çıkabilir.
İki, beş, on, yüz kişinin zahmetli bir değişimi talep etmesini ise
Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
Eğer interneti kullanamazsan onu biraz uygunsuz bulabilirsin.
Vidalar ulaşması zor bir yerde.
Kapısız bir şehirde yaşamak uygunsuz olurdu diye düşünüyorum.
Genelde bulması zor veya kullanılamayacak kadar küçük olan cepler şeklinde
O, yemek sunulduğunda doğru tuvalete gitmek zorunda. O hep böyle uygunsuz zamanlarda bir şeyler yapıyor.