Translation of "Jealousy" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Jealousy" in a sentence and their turkish translations:

She burned with jealousy.

Kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

She was burning with jealousy.

O kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu.

Jealousy made him do that.

Bunu ona kıskançlık yaptırdı.

There's no love without jealousy.

Kıskançlık olmadan sevgi yoktur.

Love is never without jealousy.

Kıskançlık olmadan aşk olmaz.

Tom was overcome with jealousy.

- Tom kıskançlık krizine girmişti.
- Tom kıskançlıktan çatlıyordu.

I can't stand her jealousy.

Onun kıskançlığına tahammül edemem.

Jealousy is an enemy to friendship.

Kıskançlık arkadaşlığın düşmanıdır.

She was a bundle of jealousy.

- O bir kıskançlık çıkınıydı.
- Kıskançlık abidesiydi.

Jealous people die, but not jealousy.

Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık ölmez.

jealousy was also covered in this movie

kıskançlık da işlendi bu filmde

Jealousy was the motive for the murder.

Cinayetin nedeni kıskançlıktı.

Love and jealousy go hand in hand.

Aşk ve kıskançlık bir aradadır.

The jealousy is starting to darken Tom's mind.

Kıskançlık, Tom'un zihnini karartmaya başlıyor.

Her success made her the target of jealousy.

Başarısı onu kıskançlık hedefi haline getirdi.

Extreme jealousy also brings with it possessiveness and mistrust,

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.

Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.

Jealousy is one of the most destructive of all human emotions.

Kıskançlık tüm insan duygularının en yıkıcı olanlarından biridir.

Jealousy and greed are two of the most common motivators of murder.

Kıskançlık ve açgözlülük, cinayetin en yaygın etkenlerinden ikisidir.

I was beside myself with jealousy when my youngest sister rose in the world.

En küçük kız kardeşimin başarılı olduğunu gördükçe kıskançlıktan deliye dönerdim.

Tom's strong interest in Mary provoked my jealousy. But I managed to conceal it.

Tom'un Mary'ye olan yoğun ilgisi, bende şiddetli bir kıskançlık hissi uyandırdı. Ama belli etmedim.

You really have to control your jealousy. It's like a beast inside of you.

Gerçekten kıskançlığını kontrol etmek zorundasın. O senin içindeki bir canavar gibidir.

Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.

Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.