Translation of "Keeper" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Keeper" in a sentence and their turkish translations:

She's a keeper.

O bir kaleci.

You're a keeper.

Sen bir kalecisin.

Tom is a keeper.

Tom bir kaleci.

He's a goal keeper.

O bir kaleci.

Am I my brother's keeper?

Biraderimin bakıcısı mıyım ben?

Tom is a goal keeper.

- Tom bir kalecidir.
- Tom kalecidir.

Tom is a lighthouse keeper and leads a lonely life.

Tom, deniz feneri bekçisi ve yalnız bir hayat sürüyor.

The first time Tom brought Mary home, his mother said, "This one's a keeper."

Tom ilk kez Mary'yi eve getirdiğinde onun annesi "bu bir kaleci." dedi.

Back then, you could say Djibouti was a textbook example of a GATE-KEEPER STATE.

O zamanlar, Cibuti GEÇİTÇİ DEVLET olmanın kitabını yazıyordu diyebilirsiniz.

- And the Lord said to Cain: Where is thy brother Abel? And he answered: I know not: am I my brother's keeper?
- And the Lord said to Cain, "Where is Abel, your brother?" And he said, "I don't know. Am I my brother's keeper?"

RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.

And the Lord said to Cain, "Where is Abel, your brother?" And he said, "I don't know. Am I my brother's keeper?"

RAB Kayin'e, "Kardeşin Habil nerede?" diye sordu. Kayin, "Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?" diye karşılık verdi.