Translation of "Lay" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Lay" in a sentence and their turkish translations:

They lay down.

Onlar uzandı.

Lay the table!

- Sofrayı kur!
- Masayı hazırla!

Hey, lay off.

- Düş yakamdan.
- Rahat bıraksana.

Tom lay down.

Tom yatmaya gitti.

Birds lay eggs.

Kuşlar yumurtlar.

Layla lay dead.

Leyla ölü yatıyordu.

Turtles lay eggs.

Kaplumbağalar yumurtlar.

The man lay motionless.

Adam hareketsiz yatıyordu.

He lay without movement.

O hareketsiz yatıyordu.

He lay face up.

O sırt üstü yatıyordu.

Tom lay perfectly still.

Tom ölü gibi yatıyordu.

I said lay off.

İşten çıkar dedim.

Tom's dog lay down.

Tom'un köpeği yattı.

Do alligators lay eggs?

Timsahlar yumurtlar mı?

- I've apologised, so lay off, OK?
- I've apologized, so lay off, OK?

Özür diledim, bu yüzden beni rahat bırak, tamam mı?

He lay on the bed.

O, yatakta yatıyordu.

Tom lay on his back.

Tom sırtüstü uzandı.

He lay awake all night.

Bütün gece uyumadan uzandı.

Lay it on the table.

Onu masaya bırakın.

Black hens lay white eggs.

Siyah tavuklar beyaz yumurtalar yumurtlar.

All lizards can lay eggs.

Bütün Kertenkeleler yumurtlayabilir

I lay down to rest.

Dinlenmek için uzandım.

Fat hens lay few eggs.

Şişman tavuklar birkaç yumurta yumurtlarlar.

I lay on my bed.

Yatağımda uzandım.

Lay this aside for me.

Bunu benim için bir yana koy.

Tom lay awake in bed.

- Tom'un yatakta gözüne uyku girmedi.
- Tom yatakta uyanık yatıyordu.

I lay awake in bed.

Ben yatakta uyanık yatıyorum.

We lay on the grass.

Biz çimlerin üzerinde uzandık.

I lay on my face.

Yüzüstü uzandım.

She lay awake all night.

O bütün gece uyanık yattı.

Lay down on the couch.

Kanapeye uzan.

These geese lay golden eggs.

Bu kazlar altın yumurta yumurtlar.

He lay on his back.

- O sırt üstü uzandı.
- Sırtüstü yatıyordu.
- Sırtüstü uzandı.
- Arkasına yaslandı.

Tom lay awake all night.

Tom, bütün gece uyanık yattı.

He lay in the grass.

Çimlerde yatıyor.

I lay it down on gold

Sererim böyle altınları yatardım üzerinde

Dennis lay flat on the floor.

Dennis yere uzanıp yattı.

Lay the book on the table.

Kitabı masaya bırak.

The doll lay on the floor.

Bebek yerde yatıyordu.

The old castle lay in ruins.

Eski kale harabeye dönmüştü.

He lay injured on the ground.

O, yerde yaralı yatıyordu.

A brilliant future lay before him.

Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.

He lay down on the bed.

O, yatağa uzandı.

The boy lay on the sofa.

Çocuk kanepeye uzandı.

He lay down on the grass.

O çimin üstüne uzanmıştı.

He lay asleep in the bed.

O, yatakta uykuya yattı.

Tom lay down on the grass.

Tom çimin üzerine uzandı.

Tom lay bleeding on the floor.

Tom yerde kan ağlayarak yatıyordu.

Tom lay motionless on the ground.

Tom yerde hareketsiz yatıyordu.

A vast desert lay before us.

Geniş bir çöl önümüzde uzanıyor.

He lay down on his back.

O sırtüstü uzandı.

I lay down on the bed.

Ben yatağa uzandım.

Tom lay down on the bed.

Tom yatağa uzandı.

One thousand buildings lay in ruins.

Binlerce bina harabelerde yatıyordu.

Didn't you know turtles lay eggs?

Kaplumbağaların yumurtladığını bilmiyor muydun?

Tom lay injured on the ground.

Tom yerde yaralı yatıyordu.

Tom lay flat on the floor.

Tom yere uzandı.

He lay down next to me.

Yanıma uzandı.

In the challenging years that lay ahead.

ilerideki zorlu yıllarda İmparator tarafından fena halde özlenecekti .

I lay there part of the forest

Durup ormanla bütünleştim

The soldier lay injured on the ground.

Asker yerde yaralı yatıyordu.

The man lay asleep all day long.

Adam bütün gün uyudu.

The cat lay hidden in the bushes.

Kedi çalıların içinde gizlenmiş yatıyordu.

Those hens lay eggs almost every day.

Bu tavuklar neredeyse her gün yumurtlar.

He lay down in a comfortable position.

Rahat bir pozisyonda uzandı.

The princess lay with her eyes closed.

Prenses gözleri kapalı yattı.

How many eggs does a fly lay?

Bir sinek kaç tane yumurta yumurtlar?

Tom didn't lay a hand on me.

Tom bana el kaldırmadı.

Tom lay on the couch sound asleep.

Tom kanepeye uzandı uyuyor gibi görünüyordu.

In May, all birds lay an egg.

Mayıs'ta, tüm kuşlar yumurta bırakır.

The boy lay listening to the radio.

Oğlan radio dinleyerek uzanmıştı.

She lay in his arms all night.

O bütün gece onun kollarında yatıyordu.

Tom lay in bed, unable to sleep.

Tom yatakta yatıyordu, uyuyamadı.

Did Tom lay a hand on you?

Tom sana el sürdü mü?

Salmon lay their eggs in fresh water.

Somonlar yumurtalarını tatlı suya bırakır.

Don't lay your fault at my door.

Hatanı bana yükleme.

What time do you often lay down?

Çoğunlukla ne zaman yatarsın?

She lay in bed all the time.

O, her zaman yatakta yatar.

The dead and wounded soon lay everywhere.

Ölüler ve yaralılar yakında her yerde yatıyordu.

We shouldn't have to lay anyone off.

Kimseyi bırakmak zorunda kalmamalıyız.

It surprised me that platypus lay eggs.

Ornitorenklerin yumurtlaması beni şaşırttı.

He lay in agony until the doctor arrived.

Doktor gelinceye kadar acı içinde yattı.

Broken glass lay scattered all over the road.

Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.

- The soldier lay dying.
- The soldier was dying.

Asker uzanmış ölüyordu.

The soldier lay in agony on the bed.

Asker yatakta acı içinde uzanıyordu.

The treasure lay hidden for a long time.

Hazine uzun zamandır gizli kalmış.

She will lay the doll on her bed.

Oyuncak bebeği yatağına yatıracak.

He lay on his back on the bed.

O yatakta sırtüstü yatıyor.

An old man lay dead on the road.

Yaşlı bir adam yolda ölü yatıyordu.

I would lay down my life for you.

Senin için tüm hayatımı feda ederdim.