Translation of "Patiently" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Patiently" in a sentence and their turkish translations:

I'll wait patiently.

Sabırla bekleyeceğim.

Tom sat patiently.

Tom sabırla oturdu.

Tom waited patiently.

Tom sabırla bekledi.

We'll wait patiently.

Sabırla bekleyeceğiz.

She listened patiently.

Sabırla dinledi.

Tom listened patiently.

Tom sabırla dinledi.

- Tom waited patiently for Mary.
- Tom patiently waited for Mary.

Tom sabırla Mary'yi bekledi.

She patiently waited for him.

O, sabırla onu bekledi.

Tom listened to Mary patiently.

Tom, Mary'yi sabırla dinledi.

Tom has been waiting patiently.

Tom sabırlı bir şekilde bekliyor.

Tom patiently listened to Mary.

Tom sabırla Mary'yi dinledi.

Tom waited patiently for Mary.

Tom sabırla Mary'yi bekledi.

- Patiently, he collected fact after fact.
- Patiently, he collected the facts, one by one.

Sabırla, o gerçekleri tek tek topladı.

Tom waited patiently for three hours.

Tom üç saat sabırla bekledi.

Tom is waiting patiently for Mary.

Tom, sabırla Mary'yi bekliyor.

Tom waited patiently for Mary to arrive.

Tom sabırla Mary'nin gelmesini bekledi.

Tom has been patiently waiting all morning.

Tom bütün sabah sabırla bekliyor.

Tom has been patiently waiting all day.

Tom bütün gündür sabırla bekliyor.

Fadil waited patiently for the right moment.

Fadıl doğru anı sabırla bekledi.

Tom patiently waited for Mary all morning.

Tom bütün sabah Mary'yi sabırla bekledi.

Tom has been waiting patiently all day.

Tom bütün gün sabırla bekliyor.

Tom waited patiently for three hours, then left.

Tom sabırla üç saat bekledi, sonra gitti.

She listened to me patiently and very carefully.

O beni sabırla ve çok dikkatli olarak dinledi.

She listened to me patiently and very attentively.

O beni sabırla ve çok dikkatle dinledi.

He was angry, but he listened to me patiently.

O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.

I am patiently listening, but I don't feel interested.

Sabırla dinliyorum ama ilgilenmiyorum.

Tom patiently waited for Mary to finish her story.

Tom sabırla Mary'nin hikayesini bitirmesini bekledi.

Tom patiently tried to explain the situation to Mary.

Tom durumu sabırla Mary'ye açıklamaya çalıştı.

Tom sat patiently in his chair, waiting for Mary.

Tom Mary'yi beklerken sandalyesinde sabırla oturdu.

Tom listened patiently as the old man rambled on.

Yaşlı adam abuk subuk konuşurken Tom sabırla dinledi.

In spite of his anger, he listened to me patiently.

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

Tom waited patiently for Mary to finish packing her suitcase.

Tom Mary'nin valizini hazırlamasını bitirmesi için sabırla bekledi.

Mary waited patiently for her turn to see the exhibition.

Mary sergiyi görmek için onun dönüşünü sabırla bekledi.

Tom has been waiting patiently in the lobby for three hours.

Tom üç saattir lobide sabırla bekliyor.

Tom went into the bank while Mary waited patiently in the car.

Mary sabırla arabada beklerken Tom bankaya gitti.

After patiently listening to the audience's complaints, the judges changed the results.

İzleyicinin şikayetlerini sabırla dinledikten sonra, hakimler sonuçları değiştirdi.

My grandmother pulled out a handful of green beans, poured them into an ancient pan, toasted them patiently, ground them in a wooden hand mill with a copper handle, carefully squeezed the result into an old-fashioned Hungarian espresso maker, put it on a tray, and two hours later, it was coffee.

Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.