Examples of using "Planned" in a sentence and their turkish translations:
bir Aile Planlaması Merkezine,
Hiçbir şey planlı değil.
Planlanmıştı.
O planlanmış değildi.
- Bu planlanmış değildi.
- Bu, planlı değildi.
- Bu planlanmadı.
Hiç kimse bunu planlayamazdı.
Planladığımız bir şey değil.
Onu yapmayı planladım.
Tom onu yapmayı planladı.
Tom yalnız gitmeyi planladı.
O geziyi kim planladı?
Her şey planlandığı gibi gitti.
Planlanmış bir şeyim vardı.
Rotamızı planladım.
Bunun hepsi planlandı.
Ben bunun için plan yaptım.
Özel bir şey planlanmadı.
Henüz hiçbir şey planlanmıyor.
Biz iyi planladık.
Hiçbir hizmet planlanmıyor.
Sami, Leyla'nın cinayetini planladı.
Ben yurt dışına gitmeyi planladım.
Daha dikkatli planlamalıydık.
Bunun için plan yapmalıydık.
Tom gitmeyi planladığını söyledi.
Tom gitmeyi planladığını söyledi.
Tom bunu tek başına yapmayı planladı.
Tom bunu dün yapmayı planladı.
Tom kendi başına gitmeyi planladı.
Bu geziyi kim planladı?
Planlandığı gibi devam edeceğiz.
Tom, Mary'yi öldürmeyi planladı.
Ben başka bir şey planlattım.
Onun hepsini planlattım.
Bu her zaman planladığımız şey.
Planladığımız bu değil.
Onlar ilk tatillerini planladılar.
Her şey tam olarak planlandığı gibi gitti.
Hiçbir özel kutlama planlanmadı.
İşler planlandığı gibi gitmeyecek.
Ben bunu çok iyi planladım.
Soygun ustalıkla planlandı.
Tom her şeyi planladı.
Planladığımız bu değildi.
İşler planlandığı gibi gitmedi.
O, saldırıyı dikkatlice planladı.
Kongre planlandığı gibi açıldı.
Tom geri dönmeyi planlamamıştı.
Sami, öldürmeleri dikkatlice planladı.
Esperanto planlı bir dildir.
Kotava planlı bir dildir.
Sami işi titizlikle planladı.
Tom planladığıdan daha uzun kaldı.
Tom pazartesi günü gitmeyi planladığını söyledi.
Tom bunu kendi başına yapmayı planladı.
Tom evde yalnız kalmayı planladı.
Bu, planladığım bir şey değil.
Sadece planlandığı gibi devam edeceğiz.
Çok özel planlanmış bir şeyim var.
Bana Tom'un ne planladığını söyle.
Esperanto uluslararası planlanmış bir dildir.
Sana söylemeyi planlamamıştım.
Tom için bir parti tertip ettim.
Ben her şeyi kendim planladım.
O, işi planlandığı gibi tamamladı.
Etkinlik çok iyi planlandı.
Bugün ağlamayı planlamamıştım.
Tom Boston'a gitmeyi planladı.
Biz saldırılarımızı iyi planladık.
Bunu sen planlamıştın, değil mi?
Onlar için bir parti planladık.
Senin için bir parti planladım.
Onlar için bir parti planladım.
Onun için bir parti planladım.
Onun için bir parti planladım.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
- Sami o gün yola çıkmayı planlıyordu.
- Sami o gün ayrılmayı planlıyordu.
Bana ne planladığını söyle.
Bunu planlayan kişi benim.
Sami her detayı önceden planladı.
Sami, Leyla'ya teklif etmeyi planladı.
Tom ve Mary gitmeyi planladıklarını söyledi.
Tom, pazartesi günü gitmeyi planladığını söyledi.
Tom onu yapmayı planladığını sana söyledi mi?
Bunu senin için yapmayı zaten planlamıştım.
Tom, bunu Pazartesi günü yapmayı planladığını söyledi.
Onu Beatrice'e tanıtmayı planladım.
Onu ona tanıtmayı planladım.
Bu yapmayı planladığım bir şey değildi.
Sadece orijinal olarak planladığımız şeyi yapacağız.
Yapmayı planladığım bu değildi.
Bizim için harika bir yemek planladım.
İşler planladığım şekilde gitmedi.
Bu gece için ne planladın?
Onun hapishaneden kaçışı iyi planlanmıştı.
Tom seninle konuşmayı planlamamıştı.
Tom orduda kalmayı planladı.
Şimdiye kadar hiçbir şey planlanmadı ama kim bilir.