Translation of "Principal" in Turkish

He dislikes the principal.

O, okul müdüründen hoşlanmaz.

He must be the principal.

O, müdür olmalı.

I met the principal himself.

Müdürün kendisiyle görüştüm.

Our principal does no teaching.

Okulu müdürümüz derse girmez.

I'm speaking with the principal.

Ben müdürle konuşuyorum.

Mr. Jackson is our principal.

- Bay Jackson, bizim başımız.
- Bay Jackson bizim müdürümüz.
- Bay Jackson bizim şefimiz.
- Bay Jackson bizim başkanımız.

The principal livestock is sheep.

Başlıca yetiştirilen hayvan koyundur.

Mike visited our principal, Mr. Ogaki.

Mike, müdürümüz, Bay Ogaki'yi ziyaret etti.

I am complaining to the principal.

Ben müdüre şikayet ediyorum.

This school needs a new principal.

Bu okulun yeni bir müdüre ihtiyacı var.

I'd like to see the principal.

Müdürü görmek istiyorum.

He has just become a principal.

O, henüz bir okul müdürü oldu.

Our school's principal is very old.

Bizim okulumuzun müdürü çok yaşlıdır.

Our principal made a long speech.

Bizim müdür uzun bir konuşma yaptı.

I bet he is our principal.

Onun bizim müdür olduğundan eminim.

The aardvark's principal food is termites.

- Karıncayiyenin başlıca gıdası termitlerdir.
- Yerdomuzunun başlıca gıdası termitlerdir.

Tom is a high school principal.

Tom bir lise müdürüdür.

What did the principal tell him?

Müdür ona ne söyledi?

Did you talk to the principal?

Müdürle konuştun mu?

He was talking to the principal.

O, okul müdürüyle konuştu.

- Mike visited Mr Ogaki, who is our principal.
- Mike visited Mr. Ogaki who is our principal.

Mike bizim müdürümüz olan Bay Ogaki'yi ziyaret etti.

A new principal is administering the school.

Okulu yeni bir okul müdür idare etmektedir.

Mr Hunt is principal of our school.

Bay Hunt okulumuzun müdürü.

The principal wants to talk to you.

Müdür seninle konuşmak istiyor.

The teacher is with the school principal.

Öğretmen okul müdürü ile birlikte.

Where did you come across the principal?

Nerede müdüre rastladın?

The principal came in after the teacher.

Okul müdürü, öğretmenden sonra içeri geldi.

The principal assured me of her honesty.

Okul müdürü onun dürüstlüğü konusunda beni ikna etti.

He is the principal of the high school.

Lise müdürüdür.

Mr. Hunt is the principal of our school.

Bay Hunt okulumuzun müdürüdür.

The principal of our school is an American.

Okulumuzun müdürü bir Amerikalı.

The school principal suspended Tom for two days.

Okul müdürü Tom'u iki gün uzaklaştırdı.

Tom is the principal of a high school.

Tom bir lisenin müdürüdür.

The principal called the teachers into his office.

Müdür, öğretmenleri odasına çağırdı.

Mr. Jackson is the principal of our school.

Bay Jackson okulumuzun müdürü.

Jamal has an appointment with the college principal.

Jamal'in üniversite müdürüyle randevusu var.

The school principal called Tom into his office.

Okul müdürü Tom'u odasına çağırdı.

- The principal shook hands with each of the graduating pupils.
- The principal shook hands with each of the graduates.

Müdür mezun olan öğrencilerin her biri ile tokalaştı.

The organization plays a principal role in wildlife conservation.

Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

Is it true that you complained to the principal?

Okul müdüründen şikayetçi olduğun doğru mu?

The principal natural isotope of aluminium is aluminium-27.

Alüminyum'un başlıca doğal izotopu alüminyum-27'dir.

He was promoted to the position of school principal.

Okul müdürlüğü görevine terfi ettirildi.

Our principal wanted to admit Bob to our school.

Bizim müdür Bob'u okulumuza kabul etmek istiyordu.

The principal presented each of the graduates with diploma.

Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.

Mr Bush, principal of our school, graduated from Yale.

Bay Bush, okulumuzun müdürü, Yale'den mezun oldu.

This is one of the principal arguments against your plan.

Bu, senin planına karşı temel argümanlardan biridir.

The principal called and said you weren't at school today.

Müdür aradı ve bugün okulda olmadığını söyledi.

Self-confidence is the principal element of any great endeavor.

Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.

The principal shook hands with each of the graduating pupils.

Okul müdürü mezun öğrencilerin her biri ile el sıkıştı.

He said that their principal would go there the next day.

O, onların okul müdürünün ertesi gün oraya gideceğini söyledi.

The menopause is the permanent cessation of the ovaries' principal functions.

Menopoz, yumurtalıkların başlıca fonksiyonlarının kalıcı olarak durmasıdır.

This is an interesting case where there is no principal determining element.

Belirleyen esas unsurun olmaması ilginç bir durum.

Duke Philip the Bold of Burgundy was the principal financier of the endeavour

Burgundy Dükü Philip baş finansördü ve

The school telltale reported Tom to the principal for smoking behind the gym.

- İspiyoncu öğrenci Tom'un spor salonunun arkasında sigara içtiğini müdüre söyledi.
- Okulun gammazcısı, Tom'un beden eğitimi salonunun arkasında sigara içtiğini müdüre yetiştirdi.

All animals, except man, know that the principal business of life is to enjoy it.

Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.

The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.

NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.