Translation of "Remembers" in Turkish

- He remembers you.
- She remembers you.

O seni hatırlıyor.

Tom remembers.

Tom hatırlar.

Who remembers?

Kim hatırlıyor?

Nobody remembers.

Kimse hatırlamıyor.

Who remembers him?

Onu kim hatırlıyor?

Tom remembers you.

Tom seni hatırlıyor.

She remembers you.

O sizi hatırlıyor.

Mary remembers you.

- Mary seni hatırlıyor.
- Mary seni hatırlar.

Maria remembers you.

Mary sizi hatırlar.

Layla remembers Sami.

Leyla, Sami'yi hatırlıyor.

Sami remembers that.

Sami onu hatırlıyor.

He still remembers you.

- O hâlâ seni hatırlar.
- O hâlâ sizi hatırlıyor.

Nobody remembers my country.

Kimse ülkemi hatırlamaz.

Tom still remembers you.

Tom seni hâlâ hatırlıyor.

Nobody remembers seeing him.

Kimse onu gördüğünü hatırlamıyor.

That's what Tom remembers.

O, Tom'un hatırladığı şey.

Tom remembers your name.

Tom senin adını hatırlıyor.

Fadil remembers nothing else.

Fadıl başka hiçbir şey hatırlamıyor.

Sami remembers this story.

Sami bu hikayeyi hatırlar.

- I'm surprised Tom remembers Mary.
- I'm surprised that Tom remembers Mary.

Tom'un Mary'yi hatırlamasına şaşırıyorum.

- I'm surprised Tom remembers us.
- I'm surprised that Tom remembers us.

Tom'un bizi hatırlamasına şaşırıyorum.

- I'm surprised Tom remembers me.
- I'm surprised that Tom remembers me.

Tom'un beni hatırlamasına şaşırdım.

He remembers meeting her once.

O, onunla bir keresinde buluştuğunu hatırlıyor.

She remembers her long journey.

O, uzun yolculuğunu hatırlar.

Tom never remembers my name.

Tom asla benim adımı hatırlamaz.

I hope Tom remembers us.

Umarım Tom bizi hatırlar.

I hope Tom remembers this.

Umarım Tom bunu hatırlar.

He remembers Mr Black's car.

O, Bay Black'in arabasını hatırlar.

Tom vaguely remembers meeting Mary.

Tom Mary ile tanıştığını hayal meyal hatırlıyor.

Tom still remembers his grandfather.

Tom hâlâ dedesini hatırlar.

Everybody remembers Tom doing that.

Herkes Tom'un onu yaptığını hatırlıyor.

Tom says he remembers Mary.

Tom, Mary'yi hatırladığını söylüyor.

Sami remembers those two girls.

Sami o iki kızı hatırlıyor.

- Tom said he remembers doing that.
- Tom said that he remembers doing that.

Tom onu yapmayı hatırladığını söyledi.

- I wonder if Tom still remembers me.
- I wonder whether Tom still remembers me.
- I wonder whether or not Tom still remembers me.
- I wonder whether Tom still remembers me or not.

Tom'un beni hâlâ hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

- Who remembers him?
- Who can remember?

Kim hatırlayabiliyor?

I can't believe Tom remembers me.

Tom'un beni hatırlamasına inanamıyorum.

Tom always remembers us at Christmas.

Tom, Noel'de bizi hep hatırlar.

Mary still remembers Tom's bitter words.

Mary, Tom'un acı sözlerini hala hatırlıyor.

Tom remembers when his mother died.

Tom annesinin öldüğü zamanı hatırlıyor.

Layla remembers Sami from high school.

Leyla, Sami'yi liseden hatırlıyor.

Tom says he remembers doing that.

Tom bunu yapmayı hatırladığını söylüyor.

She always remembers us at holidays.

Bayramlarda hep bizi arayıp sorar.

- I wonder whether Tom still remembers me.
- I wonder whether Tom still remembers me or not.

Tom'un hâlâ beni hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

He remembers writing to her every week.

Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.

Do you think she still remembers me?

Sence o hala beni hatırlıyor mudur?

Do you think he still remembers me?

Onun beni hâlâ hatırladığını düşünüyor musun?

Tom always remembers to say thank you.

Tom teşekkür ederim demeyi her zaman hatırlar.

Tom doesn't know if Mary remembers him.

Tom Mary'nin onu hatırlayıp hatırlamadığını bilmiyor.

Even now, Mary remembers Tom's bitter words.

Şimdi bile Mary, Tom'un acı sözlerini hatırlar.

Layla remembers absolutely nothing of the assault.

Leyla saldırı hakkında kesinlikle hiçbir şey hatırlamıyor.

- I wonder if Tom still remembers how to swim.
- I wonder whether Tom still remembers how to swim.
- I wonder whether or not Tom still remembers how to swim.

Tom'un hâlâ nasıl yüzüleceğini hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

He remembers to write to her every week.

Her hafta ona yazmayı hatırlar.

I hope Tom remembers how to do this.

Umarım Tom bunu nasıl yapacağını hatırlar.

Tom remembers that Mary was kind of cute.

Tom Mary'nin biraz sevimli olduğunu hatırlıyor.

Sami remembers Layla being very outgoing and intelligent.

Sami, Leyla'yı çok dışa dönük ve akıllı olarak hatırlıyor.

Sami remembers the majority of what Layla said.

Sami, Leyla'nın söylediklerinin çoğunu hatırlıyor.

- Tom said he remembers asking Mary to do that.
- Tom said that he remembers asking Mary to do that.

Tom Mary'nin onu yapmasını istediğini hatırladığını söyledi.

- I wonder if Tom still remembers where we first met.
- I wonder whether Tom still remembers where we first met.

Tom'un ilk karşılaştığımız yeri hâlâ hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

- I wonder if Tom still remembers how to do that.
- I wonder whether Tom still remembers how to do that.
- I wonder whether or not Tom still remembers how to do that.

Tom'un onu nasıl yapacağını hâlâ hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

I don't know if anyone here remembers this fight,

Buradaki hiç kimse bu dövüşü hatırlıyor mu bilmiyorum,

I hope Tom remembers where he buried the money.

Umarım Tom parayı nereye gömdüğünü hatırlar.

Dan remembers the red interior of his grandfather's car.

Dan büyükbabasının arabasının kırmızı iç kaplamasını hatırlar.

Tom remembers giving Mary the key to the suitcase.

Tom valizin anahtarını Mary'ye verdiğini hatırlıyor.

- I hope Tom remembers how to get to our house.
- I hope that Tom remembers how to get to our house.

Umarım Tom evimize nasıl gideceğini hatırlar.

- Tom said he remembers asking Mary not to do that.
- Tom said that he remembers asking Mary not to do that.

Tom, Mary'den onu yapmamasını istediğini hatırladı.

- I wonder whether Tom still remembers how to do that.
- I wonder whether or not Tom still remembers how to do that.

Tom'un bunu nasıl yapacağını hâlâ hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyorum.

I've got to make sure Tom remembers to take his medicine.

Tom'un ilacını almayı unutmadığından emin olmak zorundayım.

He still remembers the day his mother found out he was smoking.

- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ unutamaz.
- Annesinin onu sigara içerken yakaladığı günü hâlâ hatırlar.

I doubt if anyone even remembers his name now, except for me.

- Ben hariç, birinin onun adını şimdi hatırlayıp hatırlayamayacağından kuşkuluyum.
- Onun adını şimdi benden başka hatırlayan var mıdır, şüpheliyim.
- Onun adını şu an benden başka hatırlayan olduğunu sanmıyorum.

I hope Tom remembers that we're going over to Mary's for dinner this evening.

Umarın Tom bu akşam akşam yemeği için Mary'nin yerine geçeceğimizi hatırlar.

The police can't find a single person who remembers seeing you where you said you were on the night of the murder.

Polis cinayet gecesinde olduğunu söylediğin yerde seni gördüğünü hatırlayan tek bir kişiyi bulamıyor.