Examples of using "Restrain" in a sentence and their turkish translations:
Onlar onu dizginlemeye çalışıyor.
Tom, lütfen kendini dizginle.
Tom kendini engelleyemedi.
Kendimi dizginleyemedim.
Tom kendini dizginleyemedi.
Tom'u dizginlemeye çalışıyorlar.
Onları dizginlemeye çalışıyoruz.
Onlar onu dizginlemeye çalışıyor.
Tom Mary'yi dizginlemeye çalıştı.
Kendini dizginlemeyi öğrenmelisin.
Tom öfkesini dizginlemeye çalıştı.
O artık kendini tutamadı.
O, öfkesini bastırmaya çalıştı.
Leopold, o bana fısıldadı, kendini dizginle.
Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.
Jim'e kendini çok fazla içmekten dizginlemesini söyledim.
Tom öfkesini dizginleyemedi.
Ben tuvalete gitmek istiyorum ama kendimi dizginleyeceğim.
Partide o kadar çok komikti ki, kendimi gülmekten alıkoyamadım.
Bence sevgi birinin kendi duygularını dizginleyebilir ve diğerlerini dikkate alır.