Translation of "Sailor" in Turkish

He became a sailor.

O bir denizci oldu.

She married a sailor.

O bir denizci ile evlendi.

Tom was a sailor.

Tom bir denizciydi.

He saved a sailor.

O, bir denizci kurtardı.

Tom became a sailor.

Tom bir denizci oldu.

I'm a good sailor.

Ben iyi bir denizciyim.

Was Tom a sailor?

Tom denizci miydi?

Tom is a sailor.

- Tom denizci.
- Tom denizcidir.

His little sailor hat slanted,

Küçük denizci şapkası eğilmiş,

Tom swears like a sailor.

Tom, Bir denizci gibi söver.

He's considering becoming a sailor.

Denizci olmayı düşünüyor.

Tom is an experienced sailor.

Tom deneyimli bir denizci.

I am a bad sailor.

Ben kötü bir denizciyim.

I'm a sailor, you know.

Ben bir denizciyim, bilirsin.

Mary swears like a sailor.

Mary bir denizci gibi küfür eder.

Fadil swore like a sailor.

Fadıl bir denizci gibi küfür etti.

Sami was a professional sailor.

Sami profesyonel bir denizciydi.

He hoped to be a sailor.

O bir denizci olmayı umuyordu.

I'm not much of a sailor.

Pek iyi bir denizci değilim.

She is not a good sailor.

O iyi bir denizci değildir.

My brother is a seasoned sailor.

Erkek kardeşim deneyimli bir denizcidir.

Tom acted the part of a sailor.

Tom bir denizci rolü oynadı.

And he sees himself as a sailor.

Ve o kendini bir denizci olarak görüyor.

Would you like to be a sailor?

Denizci olmak ister misin?

He acted the part of a sailor.

- Bir denizci rolünü oynadı.
- Denizci rolündeydi.

The word astronaut means "star sailor" in Latin.

Astronot sözcüğü Latincede "yıldız denizcisi" anlamına gelir.

A sailor christened his ship the "Why Not".

Bir denizci gemisi "Why Not"'ın açılışını yaptı.

Mary's father was a sailor who never came back.

Mary'nin babası asla geri gelmeyecek bir denizciydi.

I wouldn't like to be a sailor because I'm afraid of water.

Sudan korktuğum için denizci olmak istemiyorum.

I am a poor sailor, so I don't like to travel by boat.

Ben fakir bir denizciyim, bu yüzden tekneyle gezmekten hoşlanmıyorum.