Translation of "Sale" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Sale" in a sentence and their turkish translations:

For sale.

Satılık.

- It's not for sale.
- It isn't for sale.

O satılık değil.

It's for sale.

Bu satılık.

Is that for sale?

O satılık mı?

I'm not for sale.

Satılık değilim.

Are these for sale?

Bunlar satılık mı?

Is this for sale?

Bu satılık mı?

Everything was on sale.

Her şey satılıktı.

This is on sale.

Bu satılık.

These aren't for sale.

Bunlar satılık değil.

They were on sale.

Onlar satılıktı.

It wasn't on sale.

Bu satılık değildi.

It was on sale.

O satılıktı.

It's still for sale.

Bu hâlâ satılık.

This isn't for sale.

Bu satılık değil.

- This book is not for sale.
- This book isn't for sale.

Bu kitap satılık değil.

- This house is not for sale.
- This house isn't for sale.

Bu ev satılık değil.

- This car is not for sale.
- This car isn't for sale.

Bu araba satılık değil.

That house is for sale.

Şu ev satılıktır.

Apples were on sale today.

Elmalar bugün indirimli.

This suit was on sale.

Bu takım satılıktı.

My car isn't for sale.

Arabam satılık değil.

Fur coats are on sale.

Kürk mantolar satışa sunulmuştur.

His house is for sale.

Onun evi satılıktır.

These are on sale everywhere.

Bunlar her yerde satılıyor.

Scallops are on sale today.

Deniz tarakları bugün satılık.

The sale ends on Monday.

Satış pazartesi günü sona eriyor.

Tickets are now on sale.

Biletler şimdi satışta.

Tickets go on sale Monday.

Biletler pazartesi ucuzlayacak.

Is it still for sale?

Bu hâlâ satılık mı?

This article is for sale.

Bu makale satılık.

Is this camera for sale?

Bu kamera satılık mı?

Tom's house is for sale.

Tom'un evi satılıktır.

They're holding a clearance sale.

Onlar bir tasfiye satışı düzenliyorlar.

They're holding a liquidation sale.

Bir tasfiye satışı düzenliyorlar.

This hospital is for sale.

Bu hastane satılıktır.

My house is for sale.

Evim satılıktır.

I got this on sale.

Bunu satışa çıkardım.

Tom's house isn't for sale.

Tom'un evi satılık değil.

Greenland is not for sale.

Grönland satılık değil.

Her house is for sale.

Evi satılık.

The socks are on sale.

Çoraplar indirimde.

These ties are for sale.

Bu kravatlar satılık.

- Tickets are available now.
- Tickets are on sale now.
- Tickets are now on sale.

Biletler şimdilik satılık.

If that illegal sale was possible

Eğer ki o kaçak satış olasaydı

They advertised a house for sale.

Onlar satılık bir ev ilanı verdiler.

I advertised my car for sale.

Arabamı satmak için reklam verdim.

For sale: baby shoes, never worn.

Satılık: bebek ayakkabısı, hiç yıpranmamış.

I think we made a sale.

Ben bir satış yaptığımızı düşünüyorum.

Santa Claus is not for sale.

Santa Claus satılık değil.

I'm sorry, this isn't for sale.

Üzgünüm bu satılık değil.

I have two tickets for sale.

İki tane satılık biletim var.

Tom advertised his house for sale.

Tom satış için evinin reklamını yaptı.

These articles are not for sale.

Bu eşyalar satılık değildir.

What products are currently on sale?

Şu anda hangi ürünler satışta?

The store is advertising a sale.

Mağaza bir satış tanıtımı yapıyor.

Men's and women's hats for sale.

Erkek ve kadın şapkaları satılıktır.

I went to a book sale.

Ben bir kitap satışına gittim.

These new cars are on sale.

Bu yeni arabalar satılık.

This used car is for sale.

Bu ikinci el araç satılıktır.

Japanese beef was on sale yesterday.

Japon dana eti dün indirimli idi.

He advertised his house for sale.

O, evi için satış ilanı verdi.

Tom bought a camera on sale.

Tom satılık bir kamera aldı.

Tom advertised his saxophone for sale.

Tom satılık saksafonunun tanıtımını yaptı.

We haven't made a sale yet.

- Henüz satış yapmadık.
- Henüz bir satış yapmadık.

Tom plans to attend the sale.

Tom satışa katılmayı planlıyor.

These golf clubs are for sale.

Bu golf kulüpleri satılıktır.

Our house is up for sale.

Evimiz satılık.

This is no longer for sale.

Bu artık satılık değil.

This dog is not for sale.

Bu köpek satılık değildir.

This cat is not for sale.

Bu kedi satılık değildir.

How long will this sale last?

Bu satış ne kadar sürecek?

Tickets go on sale next Monday.

Biletler önümüzdeki pazartesi satışa çıkacak.

The shirt is not for sale.

Gömlek satılık değil.

- I'm sorry, this painting is not for sale.
- I'm sorry, this painting isn't for sale.

Üzgünüm, bu tablo satılık değil.

- I know Tom's house is for sale.
- I know that Tom's house is for sale.

Tom'un evinin satılık olduğunu biliyorum.

Moreover, this seahorse brooch is on sale

Üstelik satışa sunulmuş bu deniz atı broşü

Mary put her piano up for sale.

Mary piyanosunu satışa çıkardı.

He put up his house for sale.

O evini satışa koydu.

It was 30% off during the sale.

O satış boyunca yüzde 30 indirimdeydi.

If it's not for sale, don't advertise.

Eğer satılık değilse, reklamını yapma.

Father put up the house for sale.

Babam evi satılığa çıkardı.

This isn't for sale at any price.

Bu her ne pahasına olursa olsun satılık değil.

I bought this at a garage sale.

Bunu bir garaj satışından aldım.

Tom put his house up for sale.

Tom evini satışa koydu.

Tickets are now on sale for $30.

- Biletler artık 30 dolarla indirimde.
- Biletler artık 30 dolara satışta.

They have some beautiful pictures for sale.

Satılık bazı güzel resimleri var.

Is the new model already on sale?

- Yeni model zaten satışta mı?
- Yeni model zaten piyasada mı?

There's going to be a book sale.

Bir kitap satışı olacak.

I bought this T-shirt on sale.

Bu tişörtü indirimli aldım.

The sale of cigarettes should be banned.

Sigara satışı yasaklanmalıdır.

I bought it at a yard sale.

Bunu bir bahçe satışında aldım.

I bought it at a garage sale.

Bunu bir garaj satışında aldım.