Examples of using "Stains" in a sentence and their turkish translations:
Bu kumaş kolayca lekelenir.
Tom'un gömleğinin üzerinde kan lekeleri vardı.
Zemin üzerinde kan lekeleri vardı.
Bu deodorant, gömleğimin üzerinde beyaz lekeler bırakıyor.
Bu deodorant, gömlek üzerinde beyaz lekeler bırakıyor.
"Yerdeki bu lekeler ne?" "Kan."
Bu mürekkep lekelerinin çıkacağını sanmıyorum.
Kırmızı şarap lekelerini halınızdan nasıl çıkarırsınız?
O kitabın kapağında bazı mürekkep lekeleri vardı.
Gömleği sabunlu suyla yıka ve lekeler çıkacaktır.
Sami, Leyla'nın dairesinde bulduğu deterjanla kan lekelerini temizlemeye çalıştı.
Polisin Tom'un yatağının altında bulduğu gömlekte kan lekeleri vardı.