Translation of "Steal" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Steal" in a sentence and their turkish translations:

Steal money.

Para çal.

- Did you steal it?
- Did you steal them?

Sen onu çaldın mı?

It's a steal.

Bu bir kelepir.

I steal stuff.

Ben eşya çalarım.

We steal stuff.

Biz eşya çalarız.

They steal stuff.

- Onlar eşya çalar.
- Hırsızlık yaparlar.

I don't steal.

Ben çalmam.

Steal the money.

Parayı çal.

He that will steal an egg will steal an ox.

Bugün yumurta çalan yarın öküz de çalar.

I didn't steal it.

Onu çalmadım.

Did you steal this?

Bunu çaldın mı?

I didn't steal anything.

Hiçbir şey çalmadım.

What did Tom steal?

Tom ne çaldı?

What did you steal?

Ne çaldın?

I still steal steel.

Hala çelik çalarım.

Did you steal them?

Onları çaldın mı?

Tom didn't steal anything.

Tom hiçbir şey çalmadı.

Sami didn't steal anything.

Sami hiçbir şey çalmadı.

We didn't steal it.

Biz çalmadık.

- It is wrong to steal.
- Stealing is wrong.
- It's wrong to steal.

Çalmak yanlıştır.

Can steal your personal data

kişisel verilerinizi çalabilir

Hunger drove him to steal.

Açlık onu çalmaya tahrik etti.

Poverty drove him to steal.

Yoksulluk onu çalmaya zorladı.

It is bad to steal.

Çalmak kötüdür.

Tom would never steal anything.

Tom asla bir şey çalmazdı.

I can't steal for you.

Senin için çalamam.

Did Tom steal something again?

Tom yine mi bir şey çaldı?

Try not to steal anything.

Bir şey çalmamaya çalış.

Did you steal that car?

Sen o arabayı çaldın mı?

What else did you steal?

Başka ne çaldın?

This is a real steal.

Bu gerçek bir kelepir.

I wanted to steal it.

Onu çalmak istedim.

I didn't steal your wallet.

Ben senin cüzdanını çalmadım.

Why did you steal that?

Neden onu çaldın?

I steal into the house.

Ben gizlice eve giriyorum.

Tom wouldn't steal from you.

Tom senden çalmadı.

They're trying to steal it.

Onlar onu çalmaya çalışıyorlar.

I didn't steal the money.

Parayı çalmadım.

I'd rather starve than steal.

Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

Don't steal honey from bees!

Arılardan bal çalma!

Let's commit the perfect crime: I'll steal your heart, and you'll steal mine.

Mükemmel suç işleyelim: Ben senin kalbini çalacağım ve sen benimkini çalacaksın.

Stress can literally steal your estrogens,

Stres, östrojenlerinizi kelimenin tam anlamıyla çalabilir,

Good artists copy, great artists steal.

İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.

Why would I steal your wallet?

Neden cüzdanını çalayım ki?

At least you didn't steal anything.

En azından bir şey çalmadın.

I would rather starve than steal.

Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.

It is wrong to steal money.

Para çalmak yanlıştır.

Did you really steal this food?

Bu yemeği gerçekten çaldın mı?

She tried to steal my boyfriend.

- Erkek arkadaşımı çalmaya çalıştı.
- Erkek arkadaşımı benden almaya yeltendi.

I didn't steal anything from you.

Senden hiçbir şey çalmadım.

I saw somebody steal the merchandise.

Birinin eşya çaldığını gördüm.

Someone might try to steal it.

Birisi onu çalmaya çalışabilir.

We will steal you from yourself.

Biz seni senden çalacağız.

They wanted to steal the car.

Onlar arabayı çalmak istedi.

Who says that I steal money?

Para çaldığımı kim söylüyor?

I didn't steal anything from Tom.

Tom'dan bir şey çalmadım.

Tom didn't steal anything from me.

Tom benden bir şey çalmadı.

Nobody saw them steal the book.

Kimse onların kitap çaldığını görmedi.

Nobody saw me steal the book.

Kimse kitap çaldığımı görmedi.

Nobody saw him steal the book.

Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.

Nobody saw her steal the book.

Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.

Tom helped Mary steal the jewels.

Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardımcı oldu.

I have to steal that recipe.

O yemek tarifini çalmak zorundayım.

Nobody saw Tom steal the book.

Kimse Tom'un kitabı çaldığını görmedi.

Tom saw Mary steal John's money.

Tom Mary'nin John'un parasını çaldığını gördü.

It is not right to steal.

Çalmak doğru değildir.

Just your friends steal your books.

Sadece arkadaşlarınız kitaplarınızı çalar.

Fadil wanted to steal Dania's money.

Fadıl, Dania'nın parasını çalmak istedi.

Tom tried to steal Mary's money.

Tom Mary'nin parasını çalmaya çalıştı.

They want to steal our jobs.

Onlar işlerimizi çalmak istiyorlar.

How much money did you steal?

Ne kadar para çaldın?

How much money did Tom steal?

Tom ne kadar para çaldı?

Sami didn't think Layla could steal.

- Sami, Leyla'nın çalabileceğini düşünmedi.
- Sami, Leyla'nın hırsızlık yapabileceğini düşünmedi.

Sami wanted to steal the money.

- Sami parayı çalmak istedi.
- Sami parayı çalmak istiyordu.

Sami tried to steal Layla's shoes.

Sami Leyla'nın ayakkabılarını çalmaya çalıştı.

Do not steal my example sentences.

Benim örnek cümlelerimi çalma.

- Tom said that he would never steal anything again.
- Tom said he'd never steal anything again.
- Tom said that he'd never steal anything again.

Tom bir daha asla bir şey çalmayacağını söyledi.

I wanted to steal you a kopuz

size bir kopuz çalmak istiyordum

She was captured trying to steal jewelry.

Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

I can teach you how to steal.

Sana nasıl çalacağını öğretebilirim.

Can you teach me how to steal?

Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?

It's a steal at twice that price.

- Bu fiyata çok kelepir.
- Kelepir, yarı fiyatına.

Are you really going to steal one?

Sen gerçekten bir tane çalacak mısın?

Don't attempt to steal other people's belongings!

Diğer insanların eşyalarını çalmaya kalkışma!

Why did you steal your grandmother's jewelry?

- Neden büyükannenin takılarını çaldın?
- Neden anneannenin mücevherlerini çaldın?

It's hard to steal from a thief.

Bir hırsızdan çalmak zordur.

Tom was caught trying to steal jewelry.

Tom mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

He is the last man to steal.

O çalacak son adamdır.

You steal, you cheat and you lie.

Çalıyorsun, hile yapıyorsun ve yalan söylüyorsun.

Sami tried to steal Layla's new shoes.

Sami Leyla'nın yeni ayakkabılarını çalmaya çalıştı.

- Tom sneaked into a warehouse to steal spare parts.
- Tom snuck into a warehouse to steal spare parts.

Tom yedek parça çalmak için bir depoya gizlice girdi.

I would rather die than steal from others.

Başkalarından çalmaktansa ölmeyi tercih ederim.

That's the guy I saw steal Mary's handbag.

Mary'nin el çantasını çaldığını gördüğüm adam bu.

She thinks I'm trying to steal her boyfriend.

O benim onun erkek arkadaşını çalmaya çalıştığımı düşünüyor.

I would rather starve to death than steal.

- Çalmaktansa açlıktan ölürüm.
- Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

I didn't steal it. I only borrowed it.

Ben onu çalmadım. Sadece onu ödünç aldım.

She tried to steal her twin sister's identity.

O ikiz kardeşinin kimliğini çalmaya çalıştı.

Tom formulated a plan to steal Mary's safe.

Tom Mary'nin kasasını çalmak için bir plan hazırladı.

I didn't steal it. I just borrowed it.

Onu çalmadım. Onu sadece ödünç aldım.