Examples of using "Laittaa" in a sentence and their turkish translations:
Onu buraya koyabilir miyim?
Klimayı çalıştırır mısın?
Tom akşam yemeği pişiriyor.
Akşam yemeği pişireceğim.
Ses seviyesini azaltın, lütfen.
- Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- Geçen gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
Tom canı nadiren yemek pişirmek ister.
Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.
Kaskını giysen iyi olur.
Radyoyu açabilir miyim?
Tom yiyecek bir şey hazırlıyor.
Tom bizim için yemek pişirir.
Karım şimdi yemek pişiriyor.
Lütfen klimayı açar mısınız?
Söylentilere başlamak istemiyorum.
Ellerinizi koyduğunuz yere dikkat etmelisiniz.
Ya da normal bir el feneri kullanabilir
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Kız kardeşim mutfakta yemek pişiriyor.
Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.
Lütfen mektubu posta kutusuna koymayı unutma.
Şimdi onu yere bırakabilirsin.
Pulu zarfa yapıştırmayı unutma.
Canım yemek pişirmek istemedi.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
Bu ceketi bir yere koyar mısın?
Tom evini satışa çıkaracak.
Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.
Genç bir çocuğu hapse atamayız.
Yemek yapacak vaktim yok.
Tom'un bu gece akşam yemeği yapmasına gerek yok.
Bu gece yemek pişirmek için kimin sırası?
Annem benim için yemek pişirir.
Pekâlâ, bunu yuvarlayalım. Tamam, bu işte kullanabileceğimiz en iyi şey, paraşüt ipi.
- Radyoyu aç.
- Radyoyu açsana.
O her ay bir kenara biraz para koyar.
Hava karardı. Işığı açar mısın?
Tom yemek pişiriyor.
Buz küpü tepsilerini doldurur musun ve derin dondurucuya koyar mısın?
Karım yemek pişiriyor.
Polis seni yirmi yıl boyunca parmaklıkların arkasına koyacak.
Tom onu tamir edecek.
Yemek yapmaktan hoşlanırım.
Lütfen ışığı açın.
Doktor bana göz damlalarını günde üç kez gözlerime koymamı söyledi.
Işığı kapat, lütfen.
Her kişi için farklı bir yemek yapmak zorunda değilsin.
Böyle basit suçlar yüzünden insanları hapse atmamamız lazım.
Akşam yemeğini pişirmek zorundayım.
Tatoeba'ya gerçekten böyle bir cümle koymanın uygun olduğunu mu düşünüyorsun?
Müzik öğretmenim, benim yemek yapmayı bildiğime şaşırdı.
Hava kararıyor. Lütfen benim için ışığı yak.
Tom yemek yapamaz.
- Lütfen, radyoyu aç.
- Lütfen radyoyu aç.
Benim annem iyi yemek pişirir.
Lambayı kapatmayı unuttu.
Kahveme bir küp buz koymak istiyorum, çünkü o genellikle çok sıcak.
Ceketimi iliklemek zorundayım.
O, ailesi için yemek pişirmeyi sever.
Çantalarımı nereye koyarım?
Doğru, daha ayakkabılarını giyememişken; yalan, dünyanın öbür ucuna gitmiştir bile.
Sachiko her zaman "Hasta olma ihtimaline karşın bir kenara biraz para koysan iyi olur" derdi.
Tom her zaman iyi bir fincan kahveyi mahvetmenin en iyi yolunun içine krema ve şeker koymak olduğunu söylüyor.
Güneş kremi sürmek istemiyorsan, bu senin sorunun. Güneşte yandığın zaman bana şikayete gelme.
Bu çantayı başka bir yere koyar mısın?
Sana yiyecek bir şey yapayım.