Examples of using "Puun" in a sentence and their turkish translations:
Kendimi ağacın arkasına sakladım.
Bir ağacın gölgesinde dinlendim.
Bir ağaç çizmek istiyorum.
Tom ağacın arkasında saklandı.
O, bir ağacın altında oturuyordu.
Bir ağacın gölgesinde oturdular.
Ağacın altında bazı oğlanlar var.
Tom kendini ağacın arkasına sakladı.
Biz yalnız bir ağacın altında buluştuk.
O, ağacın altında uyuyordu.
Belki bir ateş yakabiliriz
Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.
Beyaz kedi ağacın altında.
Çiftçi, bir ağaç dikebilmek için bir çukur kazdı.
Bu ağacın meyvesi tatlıdır.
Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.
Kütüğün altında bazı yabani mantarlar buldum.
Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu
Bir misk kedisi bu ağacı sahiplenmek için elinden geleni yapıyor.
Öğretmen öğrencilere büyük ağacın etrafında toplanmalarını emretti.
Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.
Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?
yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?
Singapur. Tertemiz su yollarına ve iki milyondan fazla ağaca sahip bu bahçe şehir,
Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?
Ağaç kemirmek için birebir. O esnek tırnağın işlevi vurmayla bitmiyor.
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
Tom bizim ön bahçemizdeki ağacı balta ile kesti.
Tom ön bahçesindeki o ağacı kesmek istiyordu, ama Mary bunu istemiyordu.
Birkaç boş saatim vardı, ben de bir ağacın altına oturdum ve kitap okudum.