Examples of using "Sietää" in a sentence and their turkish translations:
Nezaketsizliğe katlanamam.
Ona katlanamıyorum.
Soğuğa dayanamıyorum.
Onun küstahlığına katlanamıyorum.
Ben artık buna dayanamıyorum.
Tom kaybetmeye katlanamaz.
Bu adama katlanamıyorum.
Ona artık katlanamıyorum.
- Ben onun küstahlığına dayanamam.
- Onun küstahlığına tahammül edemem.
Onu görmeye tahammül edemiyorum.
Bu müziği hor görüyorum.
Bu gürültüye katlanamam.
Onun davranma tarzına katlanabiliyor musun?
Mary'nin anne ve babası Tom'a tahammül edemez.
Ona daha fazla katlanamam.
Tom sözünün kesilmesine katlanamaz.
Ben artık buna katlanamıyorum.
Ona tahammül edemiyorum.
Yalancılara katlanamam.
Ona katlanamadım.
Tom onu alabilir.
Finlandiya'yı elbette seviyorum ama Finlere tahammül edemiyorum.
Herkesin önünde bana gülünmesine katlanamam.
Tom Mary'nin etrafında olmaya dayanamaz.
Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
Tom Mary'yi severdi. Artık ona katlanamıyor.
Tom annesine katlanamadı.
Mary, Tom'un kirli giysilerini yere bırakmasına tahammül edemiyor.
Tom Mary'nin davranışına artık katlanamayacağını söylüyor.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
Jane Cobb, onun şimdiki sekreteri, ofiste ona katlanabilen tek kişi.