Translation of "Vei" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Vei" in a sentence and their turkish translations:

Virta vei ne.

Akıntıya kapıldılar.

Tom vei roskat.

Tom çöpü dışarı çıkardı.

Isäni vei meidät eläintarhaan.

Babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Hän vei Tomin kalastusmatkalle.

O, Tom'u bir balıkçılık gezisine götürdü.

Tom vei Marin eläintarhaan.

Tom Mary'yi hayvanat bahçesine götürdü.

Hän vei salaisuutensa hautaan.

Sırlarını mezara götürdü.

Hän vei minut eilen puistoon.

Dün beni parka götürdü.

Tomi vei Marin italialaiseen ravintolaan.

Tom Mary'yi bir İtalyan restoranına götürdü.

Isäni vei meidät eläintarhaan eilen.

Dün babam bizi hayvanat bahçesine götürdü.

Kuiluun laskeutuminen vei meidät pois kylmäketjureitiltä -

O yarığa halatla inmek bizi soğuk zincir güzergâhından çıkarıp

Hai vei sen pois metsän siimekseen.

Ve onu alıp puslu ormanın derinliklerine götürdü.

Tom vei tyttöystävänsä ulos lauantai-iltana.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

Meiltä vei puoli tuntia pystyttää teltta.

Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

Hän vei minut ystävällisesti autolla asemalle.

Beni nazikçe istasyona götürdü.

Minulta vei useita tunteja korjata se.

Bunu tamir etmek birkaç saatimi aldı.

Minulta vei hetken tajuta, mitä oikein tapahtui.

Neler olduğunu anlamam birkaç saniye sürdü.

Tom vei minut sirkukseen kun olin lapsi.

Ben bir çocukken Tom beni bir sirke götürdü.

Tomilta vei tunnin lastata kaikki kuorma-autoon.

Her şeyi kamyona yüklemek Tom'un bir saatini aldı.

Tomko se oli, joka vei sinut sinne?

Seni oraya götüren kişi Tom mu?

Tom vei Marin ja tämän tyttären kotiinsa.

Tom, Mary ve kızını eve götürdü.

Lentävä lautanen tuli ja vei lehmäni pois.

Bir uçan daire geldi ve ineğimi götürdü.

Vei kauan Tomilta päästä yli Maryn kuolemasta.

Mary'nin ölümünü hazmetmek Tom'un uzun zamanını aldı.

Työ näytti ihan yksinkertaiselta, mutta vei minulta viikon.

İş oldukça basit görünüyordu, ama benim bir haftamı aldı.

Anteeksi että minulta vei niin pitkään kirjoittaa sinulle.

Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.

Ranskankielisen romaanin kääntäminen vei häneltä enemmän kuin kolme kuukautta.

Fransızca romanın çevirisi onun üç aydan daha fazla süresini aldı.

- Minun opettajani vei minut kotiin.
- Minun opettajani heitti minut kotiin.

Öğretmenim beni arabayla eve götürdü

Vuonna 1632 Galileo julkaisi kirjan, jossa väitettiin Maan kiertävän aurinkoa. Katolinen kirkko vangitsi ja vei hänet oikeuteen.

1632'de Galileo, Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde döndüğünü söyleyen bir kitap yayınladı. Katolik Kilisesi onu tutukladı ve yargıladı.