Translation of "Foi" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Foi" in a sentence and their turkish translations:

- Garde toujours la foi.
- Gardez toujours la foi.

İnancını her zaman koru.

- J'ai foi en toi.
- J'ai foi en vous.

Sana güveniyorum.

Ambition et foi

Hırs ve inanç

- Nous avons foi en vous.
- Nous avons foi en toi.

Sana güvenimiz var.

C'est un homme de foi.

O bir inanç insanıdır.

J'ai perdu ma foi religieuse.

Dinsel inancımı yitirdim.

Nous avons foi en Tom.

Tom'a güvenimiz var.

J’ai totalement foi en lui.

Benim ona tam inancım var.

Nous avons agi de bonne foi.

Samimi davrandık.

La foi peut soulever des montagnes.

İnanç dağları taşıyabilir.

Nous avons perdu foi en l'humanité.

Biz insanlığa olan inancımızı kaybettik.

La foi de Sami fut ébranlée.

Sami'nin inancı sarsıldı.

Le courage, l'émerveillement, la foi, la reddition --

cesur, mucizevi, inançlı, feragatli karakterini ona hatırlatsın

Parce que tu n'as pas de foi

Çünkü inancınız yok

Il exprima sa foi en son honnêteté.

O, onun dürüstlüğünde inancını ifade etti.

Nous devons avoir foi dans le président.

Başkana inanmalıyız.

La foi est une certitude sans preuves.

İnanç, herhangi bir kanıta gerek duyulmaksızın hissedilen güvendir.

Rien n'est impossible quand on a la foi.

Eğer inanırsan hiçbir şey imkânsız değildir.

Les enfants ont d'habitude foi en leurs parents.

Çocukların genellikle ailelerine inancı var.

Perdre foi en Dieu, c'est perdre tout repère.

Allah'a olan inancını kaybetmek referans noktaları kaybetmektir.

Dans cette foi je veux vivre et mourir.

Bu inançta yaşamak ve ölmek istiyorum.

Les citoyens commençaient à perdre foi en notre promesse.

Vatandaşlar sözümüze olan inançlarını yitirmeye başlıyorlardı.

En cultivant la foi qu'il triompherait en fin de compte.

kendi durumunun sert gerçekleriyle yüzleşti.

- Je crois en mes aptitudes.
- J'ai foi en mes aptitudes.

Yeteneklerime güveniyorum.

Quelle est la différence entre la foi et la confiance ?

İnanç ve güven arasındaki fark nedir?

Le chef du gouvernement doit inspirer la foi du peuple.

Hükümet başkanı, halka inanç telkin etmeli.

La foi rend toutes les choses possibles...l'amour les rend toutes faciles.

İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.

Nous avons une autre question en tête: Google est-il de bonne foi?

Kafamızda diğer bir soru var.Google iyi niyetli mi?

Avoir la foi au cœur est plus important que comprendre avec ton esprit.

Kalbinden inanmak zihninle anlamaktan daha önemlidir.

Ne perds jamais foi en toi. Tu peux accomplir tout ce que tu souhaites.

- Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin. Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- İçinizdeki inancı asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

- Je ne le crois pas.
- Je n'y crois pas.
- Je n'y accorde pas foi.

Buna inanmıyorum.

- La foi est la mort de l'intelligence.
- La croyance est la mort de l'intelligence.

İnanç istihbaratın ölümüdür.

- Au contraire de sa sœur, il a conservé la foi religieuse dans laquelle ses parents l'avaient élevé.
- Contrairement à sa sœur, il a préservé la foi religieuse dans laquelle ses parents l'avaient éduqué.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

Mais sa foi aveugle en l'empereur n'a pas survécu à la Russie… désormais, il ne se battra

Ancak İmparator'a olan körü körüne inancı Rusya'dan sağ çıkamadı ... bundan sonra