Examples of using "Puissante" in a sentence and their turkish translations:
O güçlüdür.
O güçlü bir cadı.
Japonya'nın ordusu çok güçlüydü.
O zaman Almanya'nın güçlü bir ordusu vardı.
Güçlü bir ordu şehri korudu.
Ben güçlüyüm.
Tom'un ailesi güçlüdür.
dünyanın en güçlü ordusunu bir hayal edin
Japonya güçlü bir ulus oldu.
O gün küçük kız tüm sınıfın ne olursa olsun
O günlerde, Almanya'nın güçlü bir ordusu vardı.
Dünyada en güçlü dua hangisidir?
Dünyada en güçlü hüküm nedir?
İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?
Sarımsak güçlü bir koku yayar.
Bir ulusun büyük olması için mutlaka güçlü olması gerekmez.
Güçlü bir donanmaya sahip ve Bizans İmparatoru'nun vermiş olduğu kârlı imtiyazlar ile
Birlikleri doğrudan harekete geçerek güçlü bir Koalisyon saldırısını durdurdu…
Sahip olabileceğiniz en büyük silah insanları anlamaktır.
Sen güçlüsün.
Fakat şimdi William Pitt Napolyon'un fetihlerinin Fransa'yı daha güçlü hale getirdiğinden korktu
Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.
Artık Osmanlı ordusu ile karşı karşıyadır. ümidi ise Papa Pious'un Osmanlı'ya