Examples of using "überstehen" in a sentence and their turkish translations:
Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.
Bu köprü uzun süre dayanamaz.
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,
Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.
Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA
Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.