Examples of using "Fleck" in a sentence and their turkish translations:
Bu leke çıkmaz.
Örtüde bir leke var.
- Yakanda bir leke var.
- Senin yakanda leke var.
Ben en küçük lekeyi görebilirim.
Bunu taşıyamam.
Tom'un kalbi doğru yerde.
Kazağında büyük bir leke var.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
Bu lekeyi temizleyebileceğimi sanmıyorum.
Şarap halı üzerinde kalıcı bir leke bıraktı.
Bu leke kolay çıkmaz.
Tom'un bacağındaki o bere nasıl oldu?
Jüpiter'in Büyük Kırmızı Leke'si dev bir fırtınadır.
Uzaktaki o yeşil noktanın ne olduğunu merak ediyorum.
Rugby maçından sonra bütün vücudum büyük bir çürüktü.
Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal.
- Soykırım tarihi, dünya tarihinde sınırsız karanlık bir noktadır.
- Holokostun tarihi dünya tarihinde sınırsız karanlık bir ayıptır.
Gökbilimciler, Büyük Kırmızı Leke'nin Jüpiter'in atmosferindeki büyük bir kasırga benzeri fırtına olduğunu düşünüyorlar.