Examples of using "Fleißig" in a sentence and their turkish translations:
Sen çalışkansın.
Tom çok çalıştı.
Sıkı çalış.
Taro, sıkı çalışıyor.
O çok çalıştı.
O sıkı çalıştı.
Tom çok çalışıyor.
Tom çalışkandır.
Tom çok çalışır.
Sen çalışkansın.
Çok çalışıyorum.
Sıkı çalışmalısınız.
O her zaman çok çalışır.
O çok çalışmak zorunda.
O çok çalışkan.
Tom çok çalışkan.
Tom çok çalışır.
Tom çok sıkı ders çalıştı.
Tom çok çalışmak zorunda.
Nancy çok çalıştı.
O çok fazla çalışır.
Biz çok çalışmalıyız.
Ben çok pratik yapıyorum.
Tom her zaman sıkı çalışır.
Niçin bu kadar sıkı çalışıyorsun?
Tüm erkekler çalışkandır.
Onun erkek kardeşi çok çalışır.
Yarın çok çalışacağım.
O, yeterince çok çalışmaz.
O akıllı ve çalışkandır.
Yeterince çok çalışmıyorsun.
Tom çok çalışkan değil.
Bu konu üzerinde özenle çalışıyorum.
Ben gerçekten sıkı çalışmak zorundayım.
Çok çalıştım.
Tom yeterince çok çalışmıyor.
Ama ben çok çalışkanım.
Tom yeterince çok çalışmıyor.
- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.
İngilizceyi sıkı çalışmalısın.
Çoğu öğrenci sıkı çalışır.
Tom her gün çok pratik yaptı.
O çalışkandı.
Yapabildiğiniz kadar sıkı çalışın.
Öğrenciler gayretli olmalılar.
Adam akıllı ve çalışkan.
O çok İngilizce çalışmış olmalı.
Onlar her zamanki kadari çok çalışırlar.
O, her zamanki kadar çok çalışır.
Tom işinde çalışkan.
Okulda sıkı çalışıyorum.
O, çok sıkı çalışmış olmalı.
O bir arı kadar meşguldür.
Mary bir arı kadar aktif.
Sen çok çalışkan olamazsın.
Çok fazla eğitim yapamazsın.
Biz sadece çok çalışmak zorundayız.
Onun aksine sen gayretlisin.
Her zaman bir arı kadar meşgulsün.
- Kızlar, arılar kadar meşguller.
- Kızlar arılar gibi meşguller.
O ondan daha az çalışkan değil.
Çocukların çalışkan olmaları iyidir.
O çok çalışır ve asla şikayet etmez.
O çok çalışır ve asla şikayet etmez.
- Sıkı çalış ve başaracaksın.
- Sıkı çalışırsan, başarırsın.
Onlar bir arı kovanı kadar özenle çalıştılar.
Tom çok çalışkan biri.
Buradaki öğrencilerin çoğunluğu çalışkan.
Lisede çok çalıştın mı?
Bu sabah Türkçeye çok çalıştım.
Tom'un ne kadar çok çalıştığını biliyorum.
Sıkı çalışır.
- Tom, Mary kadar çok çalışmadı.
- Tom, Mary kadar sıkı çalışmadı.
Erkek kardeşim ne kadar çalışkan olduğumu öğrendi.
Tom çalışkan değil, ama Mary çalışkan.
Çok çalış ve elinden gelen her şeyi öğren.
Çok çalış ve başarılı olacaksın.
Sıkı çalıştı ve testi geçti.
Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.
Tom çok gayretli.
Tom çalışması gerektiği kadar çok çalışmaz.
Yorgunum ama çok çalışacağım.
Okula gitmek ve sıkı çalışmak istiyorum.
Onların ikisi de giriş sınavını geçebilmek için çok çalıştı.
Öğrenciler sınav için hazırlanmakla meşgul.
Matematiği İngilizce kadar çok çalışırım.
- Tom üniversiteye girebilsin diye çok çalıştı.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
- Beni sık sık iyi ve çalışkan olmam için teşvik edersin.
- Beni sık sık iyi ve çalışkan olmam için cesaretlendirirsin.
Sizinle gurur duyuyorum! Siz çok çalışkansınız!
Kaybedilen zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyız.
O, zeki ve çalışkan.
Tom akıllı ve çalışkan.
Sınavı geçmek için gerçekten çok çalıştım.
Tom gruptaki diğer herkes kadar çalışkan.
Okula girmek için sıkı çalıştım.
- Matematiği İngilizce kadar çok çalışmıyorum.
- İngilizce kadar çok matematik çalışmıyorum.
Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.