Examples of using "Sagten" in a sentence and their turkish translations:
artık söyledik
bazıları da şey dedi;
Hayır dediler.
Bunu onlar söyledi.
Evet dediler.
Onlardan bazıları evet dedi ve diğerleri hayır dedi.
- Onlar mutlu olduklarını söylediler.
- Onlar mutlu olduğunu söyledi.
ve bana şunları söylediler:
Neyse sandık diyorduk
bazıları da şöyle bir şey söyledi;
O "güven bana" dedi.
Onlar sebebi söylemediler.
Onlar asla hayır demedi.
diyenler vardı ya
Onlar iptal etti.
Onlar bunun önemli olduğunu söyledi.
Sen mutlu olduğunu söyledin.
"Noel'e kadar buradan çıkacağız" diyorlardı.
videonun başında da söylemiştik
Onlar dövüşmeyeceklerini söylediler.
aman aman herkes kaldırsın dendi
bu öğretmenler durumu idari amirlerine de söylemiş
Onlar bana bunun senin hatan olduğunu söyledi.
Tom ve Mary gittiklerini söyledi.
Tom ve Mary yorulduklarını söylediler.
Tom ve Mary mutlu olduklarını söylediler.
Onlar benim hakkımda böylesine kötü şeyler söyledi.
Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
Depolama maliyetlerinin çok yüksek olduğunu söylediler.
Çünkü çok tehlikeli olduğumuzu söylüyorlardı.
Onlar, aşçıya "yemek için teşekkürler" dediler.
Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler.
çok yorulacağını anlattılar
ve diyorlardı ki biri acı çekerse öteki de çeker
Tom ve Mary yalnız bırakılmak istediklerini söylediler.
Tom ve Mary bizim tarafımızda olduklarını söylediler.
30 mu dedin?
bizi fasulyeden sayarlardı bazen de nohut derlerdi
Çünkü medya onlara savaşı kazandığını anlatıyordu
Ben dinledim ama onların ne söylediğini çıkaramadım.
Sen Mary'nin bir uçuş görevlisi olduğunu söyledin.
Tom ve Mary bize artık dövüşmeyeceklerini söyledi.
"Nasıl gitti?" "Onun akut apandisit olduğunu söylediler."
Üç gün önce işi bitirdiğini söyledin.
Denetimlerin artırılması gerektiğini söylediler.
Tom ve Mary eve yürüyor olacaklarını söyledi.
ana akım medyada yönlendirme var diyerek istifa etmişti
yürüyor dedik mesafe kat ediyor dedik binek hayvanı nereden çıktı?
Ona söylediğimizi Tom'a söylememeliydik.
Onlar bana mezarlığın berbat durumda olduğunu söylediler.
Anneler oğullarına mastürbasyon yaparlarsa kör olacaklarını söylerdi.
Özür dilerim, bir şey mi söyledin?
Maraton organizatörleri, hava şartları gözetilmeksizin, organizasyonun devam edeceğini söyledi.
Onlar bana bu ilacı alırsam biraz daha iyi hissedeceğimi söyledi.
Bazıları savaşı kimin kazandığını umursamadığını açıkça söyledi.
İnsanlar onun deli olduğunu söyledi.
Tom ve Mary John'a söyledi.
Tom ve Mary John'a Elke'nin aç olduğunu düşünmediklerini söylediler.
Söylediğin şey beni şaşırttı.
- Ne dediniz?
- Ne dedin?
Kralın emirlerine göre, kasaba çığırtkanları insanlara ne yapmaları gerektiğini söylerlerdi.
İnsanların onun hakkında söylediği tek kelimeye inanmıyorum.
aman kimseye dokunmasın ama yine de söyleyeceğimizi söyleyelim dediler
Hazır olduğunu söyledin.
En son konuştuğumuz zaman bize yalan söylediğinizi biliyoruz.
Sen Fransızca konuşabildiğini söyledin.
Bunun önemli olduğunu söyledin.
Onlar onun ondan ödünç aldıkları parayı insanlara ödemeyeceğini söyledi.
Bizlere korona virüs sorulduğunda biz korona virüs için abi ya boş ver proje işte dedik.
Ona savaşın kaybolduğunu söylediler ve Karın - mümkünse oğlunun lehine.
Tom'u sevdiğini söyledin.
Herkes işe yaramayacağını söyledi. Sonra birisi geldi, bunu bilmiyordu ve yaptı.
Önemli haberlerin olduğunu söylemiştin.
Tom'un meşgul olmadığını söyledin.
Tom ve Mary düğünden hiç kimseye bahsetmedi.
Sen otuz yaşında olduğunu söyledin ve ben sana inandım.
Üzgünüm, ne dediğinizi anlayamadım.
Kanıt istediğini söyledin. Pekala, işte burada.
İnsanlar Maria'ya şirin olduğunu söylediler fakat ayna sen şirinden çok daha fazlasısın, sen güzelsin! dedi.
Tom ne dediğini anlamıyor.
Bunun bulaşıcı olmadığını söylediğini düşündüm.
Sen her zaman Fransızca öğrenmek istediğini söyledin.
Sen Tom'un aç olmadığını söyledin.
Bana söylediğin bu.
Tom ve Mary, John'a utangaç olduklarını söyledi.
Beni asla yalnız bırakmayacağını söyledin.
Bunun bir acil durum olduğunu söyledin, bu yüzden hemen geldim.
Neredeyse tüm arkadaşlarınız Kanadalı olduğunu söylediniz.
Sadece söylediklerinin çoğu doğru.
Rahatsız edilmek istemediğini söylediğini sanıyordum.