Translation of "Verschwand" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Verschwand" in a sentence and their turkish translations:

Er verschwand.

O kayboldu.

Sie verschwand.

O kayboldu.

Tom verschwand plötzlich.

Tom aniden kayboldu.

Toms Lächeln verschwand.

Tom'un gülümsemesi kayboldu.

- Er verschwand in der Menschenmenge.
- Er verschwand in der Menge.

Kalabalıkta gözden kayboldu.

Der Geist verschwand plötzlich.

Hayalet aniden kayboldu.

Er verschwand aus dieser Stadt.

O, bu şehirde gözden kayboldu.

Tom verschwand in sein Zimmer.

Tom odasına doğru gözden kayboldu.

Tom verschwand in der Menge.

Tom kalabalıkta kayboldu.

- Tom ist verschwunden.
- Tom verschwand.

Tom kayboldu.

- Wer ist verschwunden?
- Wer verschwand?

Kim kayboldu?

Tom verschwand hinter dem Haus.

Tom evin arkasında kayboldu.

Tom verschwand vor einem Jahr.

Tom bir yıl önce kayboldu.

Maria verschwand in die Küche.

Mary mutfağa girdi.

Tom verschwand in den Wald.

Tom ormanda kayboldu.

Das Schiff verschwand hinter dem Horizont.

Gemi ufkun ötesinde kayboldu.

Der Taschendieb verschwand in der Menge.

Yankesici kalabalıkta kayboldu.

Der Zug verschwand aus dem Blickfeld.

Tren gözden kayboldu.

Die Sonne verschwand hinter einer Wolke.

Güneş bir bulutun arkasında kayboldu.

Tom verschwand schnell in der Menge.

Tom hızla kalabalıkta kayboldu.

Tom leerte seine Konten und verschwand.

Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.

Das Schiff verschwand ohne eine Spur.

Gemi iz bırakmadan kayboldu.

Er verschwand schnell in der Menschenmenge.

O, hızla kalabalıkta kayboldu.

- Das Geld ist verschwunden.
- Das Geld verschwand.

Para kayboldu.

- Tom verschwand spurlos.
- Tom ist spurlos verschwunden.

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

- Er ist spurlos verschwunden.
- Er verschwand spurlos.

- O, bir iz bırakmadan gözden kayboldu.
- O hiçbir iz bırakmadan kayboldu.

Er verschwand, ohne ein Wort zu sagen.

Tek kelime bile etmeden ortadan kayboldu.

Warum verschwand Aschenputtels Schuh nach Mitternacht nicht?

Cinderella'nın ayakkabısı gece yarısından sonra neden kaybolmadı?

Er hat die Schulden nicht bezahlt und verschwand.

O, borcunu ödemedi ve gözden kayboldu.

Alsbald verschwand das Gespenst in einem dichten Nebel.

Çok geçmeden önce, hayalet yoğun siste kayboldu.

Jack verschwand in der Menge aus dem Blickfeld.

Jack kalabalıkta gözden kayboldu.

Am nächsten Morgen verschwand er ohne jegliche Erklärung.

Ertesi sabah herhangi bir açıklama yapmadan ortadan kayboldu.

Tom ging davon und verschwand alsbald im Nebel.

Tom uzaklaştı ve çok geçmeden siste kayboldu.

Tom muss unsere Stimmen gehört haben und verschwand.

Tom sesimizi duymuş ve kaçmış olmalı.

Die Stadt wurde vom Urwald überwuchert und verschwand.

Şehir orman tarafından geçildi ve gözden kayboldu.

Wir waren im Bett, als mein Baby verschwand.

Bebeğim kaybolduğunda biz yataktaydık.

- Sie ist in der Dunkelheit verschwunden.
- Sie verschwand in der Dunkelheit.
- Sie verschwand im Dunkeln.
- Sie ist im Dunkeln verschwunden.

O, karanlıkta kayboldu.

Er verschwand in einer dunklen Ecke hinten im Laden.

Mağazanın arkasındaki karanlık bir köşede gözden kayboldu.

Der Vogel flog weg und verschwand aus der Sichtweite.

Kuşlar uçarak uzaklaştılar ve gözden kayboldular.

Plötzlich kam eine gewaltige Welle, und das Boot verschwand.

Aniden büyük bir dalga geldi ve tekne kayboldu.

Tom sah zu, wie Maria in der Dunkelheit verschwand.

Tom, Mary'nin karanlıkta kayboluşunu izledi.

Tom sah dem Flugzeug nach, wie es in der Ferne verschwand.

Tom uçağın uzakta kayboluşunu izledi.

Ein kräftiger Mann mit dunklem Teint schnappte sich Marys Handtasche und verschwand in der Menge.

Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

Der Flüchtige ließ sich in einer Kleinstadt fünfzig Meilen von hier blicken und verschwand dann wieder.

Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.

Maria düste ab wie eine Rakete. Tom verschwand in der Staubwolke, die sie hinter sich herzog.

Mary roket gibi havalandı. Tom, onun arkasında bıraktığı toz bulutunun içinde kayboldu.