Examples of using "Pavimento" in a sentence and their turkish translations:
O yere çöktü.
- Zemini parlatın.
- Yerleri cilala.
Adam aniden yere düştü.
- Tom yere çöktü.
- Tom yere yığıldı.
O yerde yatıyor.
Sami yere tükürdü.
Hizmetçi yeri sildi.
Ben yerde uyuyacağım.
Yerde bir kaya var.
Mary zemini paspaslıyor.
Yer çok temiz olmalı.
Tom yerde bir şey gördü.
Tom yerde bir şey fark etti.
Tom yeri gösterdi.
- Tom yerdeydi.
- Tom yerde yatıyordu.
Zemin soğuk.
Tom yere oturdu.
Zemin kaygan.
Zemini süpürdüm.
Layla yerdeydi.
Yerde oturmayı tercih ederim.
Sami yerde oturdu.
- Zemin kaygan, bu yüzden dikkatli olun.
- Zemin kaygan, bu yüzden dikkatli ol.
Yerde oturmamın sakıncası var mı?
Tom yerdeki parayı işaret etti.
suyun yerlere aktığını,
Yerde hiç kan yok.
Tom yerde bayıldı.
Tom yerde oturuyordu.
Tom yeri paspaslıyor.
Yerde çöp var.
Zemin suyla ıslanmıştı.
Tom yerde oturuyor.
Lütfen kirli zemini temizle.
Zeminde çukurlar var.
O yerde çıplak uyandı.
Tom hâlâ yerde baygın yatıyor.
Ahşap bir zemin güzeldir.
Tabanda büyük bir halı var.
Kesinlikle zemini yalamamalısın.
Mary ayağını yere hafifçe vurdu.
Tom yerde kanepeye yakın bir şey gördü.
Tom yerde bağdaş kurdu.
Tom kırık bardağı yerden aldı.
Tom yerde uyumayı umursamıyor.
Gözlüğün yere düştü.
Zemin ayaklarımın altında!
- Tom yerde bir yatakta uyur.
- Tom yerdeki bir döşek üzerinde uyur.
Altımda çimentodan zeminde yapışkan bir film vardı,
Yere monte edilmiş küçük, kare bir masa,
Tom hala yerde baygın yatıyor.
Zeminin her yerinde yapraklar var.
O kulübenin zemini bambudandır.
O, cevap vermek için çok fazla sinirli olduğu için yere baktı.
Tom gazeteyi yerde gördü ve onu aldı.
ayak tabanlarınız yere değecek şekilde olsun ,
Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.
Odaya girdiğimde, Tom'u yerde baygın buldum.
Onun cesedini yerde görür görmez polisi aradım.
Tom bongolarıyla oynarken yerde oturuyordu.
Tuhaf bir adam kaldırımda bir ileri ve bir geri yürüyordu.
Polis, Dan'i mutfak zemininde ölü buldu.
Duvarlar sarıyken, yer yeşile boyanmıştı.
Yerde uyumaya alışacağımı hiç düşünmemiştim.
Ellerimin avuç içlerini dizlerimi bükmeden yere değdirebilirim.
Tom kirli giysilerini yere bıraktığında Mary bundan hoşlanmaz.
Tom kahve fincanını mutfakta yere düşürdü.